Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, yabancı ülkelerden biri ülkemize gelse bir günde feleğini şaşırır. Türkiye’de yaşayan bizler alıştık artık. Neden mi bahsediyorum. Aykırılıklardan. Bir ülkede bu kadar aykırılık yaşanmaz. Bizim hani cennete gitmez dediğimiz Müslüman olmayanlar var ya bizden daha dürüstler. Gidin Almanya’ya, Hollanda’ya, İsviçre’ye, Japonya’ya. Buralarda bir yaşayın, görün dürüstlüğü.
Yıllar önce çok sevdiğim, saydığım rahmetli saatçi Lütfü FİLİZ anlatmıştı. İsviçre’ye gezmeye gitmişler. Bir otele yerleşmişler. Ertesi günü çarşıya çıkıp İsviçre’nin o ünlü saatlerine bir bakalım, demişler. Hangi dükkâna girdilerse fiyat hep aynı 50 Frank. Bizim Türklerdeki geleneğe uyup son dükkân sahibine “Sizden önceki saatçi 45 Frank dedi almadık, sen ver senden alalım” demişler. Saatçi “Öyle mi? Demek fiyatlar düşmüş” deyip 45 Franka vermiş saati. Bir süre dolaşıp yemek için lokantaya girmişler. Lokantacı kimlik sormuş, “Size yemek veremeyiz, dükkânı terk edin” demiş. Şaşırmışlar. Otele gelmişler, valizler kapının önünde. “Otelde kalamazsınız.” Nedenini sormuşlar. Otel müdürü “Siz bugün saatçide ne yaptınız” demiş. Anlatmışlar. Biz böyle yaparız, normaldir Türkiye’de diye. Kısacası, saatçi, saati verdikten sonra diğer saatçileri aramış, fiyatın değişmediğini öğrenince polise dolandırıldım, diye ihbarda bulunmuş. Gidip özür dilemişler, farkı ödemişler.
Gelelim ülkemize. Bir gün önce söylenen ertesi günü başka türlü uygulanır. Yıllarca bir şeye hükümet yetkililerince “Kesin zam yok” denirdi, bakardık 2-3 gün sonra zam yapılmış. Hatta zam geliyor derdik. Bu ülke Çernobil Olayından sonra TV’ye çıkıp “Çayımızda radyasyon yok, bakın ben içiyorum” diyen bakanlar görmedi mi? Daha sonra Karadeniz bölgesinde kanserli sayısı nasıl artmıştı.
Gelelim günümüze. Biliyorsunuz 19 Mayıs ve 30 Ağustos bayramları iptal edilmişti. Gerekçe olarak hem mayısta havaların soğukluğu!, hem de bayramları statlarda değil, halkın daha coşkulu bir şekilde her yerde kutlaması gerektiği gösterilmişti. 29 Ekimde CHP, İP, TGB, ADD başta olmak üzere toplam 40 Sivil Toplum Kuruluşu’nun desteklediği Cumhuriyet buluşması düzenlendi. Saat 11.00'de Ankara’da 1. meclis önünde başlayarak Anıtkabir'de sonlanacak eylemi valilik yasakladı. 27 Ekim günü önce "eylemde kışkırtma olacağı" yönünde medyaya haberler yaptırılarak katılıma ket vurmaya çalışıldı. İçişleri Bakanı buluşma için yola çıkacak otobüslerin şehirden çıkışlarına izin verilmemesi ile ilgili 81 ilin valiliğine yazı gönderdi. Otobüsler çıkışlarda durduruldu. Yani halkın gezi özgürlüğü yasaklandı.
Buna rağmen Ankara’ya yüz binler aktı. Sonrası malum. Elinde bayraklarla buluşmaya gelenlere biber gazı ve tazyikli su sıkıldı. Barikatlar kuruldu. Ulus’ta uygulanan şiddetli engelleme sonucunda 5 kaburga kemiği kırılan Hasibe Özbay hastanelik oldu. 73 yaşındaki yaşlı kadının 5 kaburga kemiğinin kırılmasına karşın polisleri savunan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, “polisler kendini savundu” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Keskin'in polis tarafından boğazı sıkıldı. Bakanlardan biri çıkıp da Adnan Keskin'in korumasının polisin ağzını kırdığını iddia etmişti TV’de değil mi? Bu kadar basit bu kadar düz yalan söylenir mi? İstenmeyen olaylarla 29 Ekim'e gölge düşürüldü. Tire’de de bu büyük bayramı kutlandı. Akşam fener alayı yapıldı. Bir olay oldu mu? Sayın Kaymakamımız, Sayın Belediye Başkanımızın da katıldığı yürüyüşe emniyet güçleri de eşlik ettiler. Kendilerine buradan teşekkür ediyorum. Demek ki biraz hoşgörü her şeyi çözebiliyor.
Bir de çelenk koyma olayı var. Tarih: 28 Ekim. Kültür ve Turizm Bakanı E. Günay açıklama yapıyor: "Üzüntüyle görüyorum ki bayram kutlamalarını yönetecek bazı görevliler, yönetmeliği dikkatle okumadan, gazete haberlerine göre uygulama yapıyor. Alışılagelmiş, bir tür milli gelenek haline dönüşmüş törenleri yönetmelikte yazdığı iddiasıyla yasaklamaya kalkıyorlar. Dikkatle okudukları zaman arkadaşlar göreceklerdir ki, bazı şeyler zorunlu olmaktan çıkarılmıştır. Ama gönüllü olarak her zaman yapılabilir. Ve yöneticiler bunlara her zaman izin verebilir. Bir bayram kutlamasında belediyenin, ilin valisi, ya da kaymakam, garnizonun çelenk koyması zorunludur. Onun dışında dileyen götürüp çelenk koyabilir." Tarih: 29 Ekim. İzmir’de, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Atatürk Anıtı’na, Atatürkçü Düşünce Derneği Konak Şubesi’nin çelenk koyması engellendi. ADD yöneticisi Şafak Acar, getirdiği çelengi Atatürk Anıtı’na koymakta ısrar edince gözaltına alındı. Birileri bunu bana açıklasın.
Başta da söylediğim gibi alıştık artık. Alıştık ama bu biraz ayıp olmuyor mu? İnsanın gözünün içine baka baka bazı şeyleri yalan söylemek, halkı kandırmak. Yorum sizin. Hoşça kalın, saygılarımla.