Artık yeter

Abone Ol
Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir” (Konfüçyüs)

 

Son günlerde dünyadaki gündemi bir kenara bıraktık, var mı yok mu 4+4+4, yatıp kalkıp bu konuyu konuşur olduk, bütün dünya ile bağımızı kestik ülke olarak bu konuya yoğunlaştık. Gündemin saptırılıp, olan bitenle Türk milletinin bağının kopartılması bir tarafa artık eğitimle bu kadar oynanması kabak tadı verdi. Bir millet siyasileri neden seçip kendilerine vekil tayin ederler? Elbette ki dertleriyle sıkıntılarıyla ilgilensinler, millet ve ülke faydasına bir şeyler üretsinler diye ancak gelinen noktada görüyoruz ki siyasiler millete dert üretiyorlar. Nasıl mı? Çok uzağa gitmeye gerek yok bundan 15 yıl önce bir siyasetçimiz İmam Hatipleri arkasına almak istedi sonrası malum tüm Meslek Liselerinde okuyan gençlerimizin üniversite hayatı karardı. Sonrası da şöyle;  Aynı hükümetin projelerine sahip bir bakan geldi “Sınavları kaldırıyoruz” diyerek OKS sınavlarını kaldırdı yerine üç tane SBS sınavı getirdi. Ondan bir sonraki bakan geldi SBS’ yi kaldırdı, OKS ayarında tek sınav getirdi. Şimdiki bakanımız da 4+4+4 sistemiyle eğitim yaşını daha önceki yıllarda denenip verim alınmamasına rağmen altı yaş gurubuna çekmeye ve  güya dün başka bir siyasetçinin talihsiz bir açıklamasıyla mağdur edilen Meslek lisesindeki gençlerimizin mağduriyetlerini gidermek adına tüm sistemi yeniden allak bullak edecek bir projeyi hayata geçirmeye çalışıyor.

Peki durum bu mahalde iken birde eğitimin bel kemiği olan müfredata bakalım. Direk şunu söylemek istiyorum müfredatın içi bom boş, nereden mi anladım? Tüm okullarda kaynak kitap kullanılıyorsa, Milli Eğitim İdarecilerinin gözdesi özel okullar olmuşsa ve en önemlisi dershaneler bu gün ful çekiyorsa, yapılan sınav analizlerinde bilgiye dayalı soru çözümlerinin yoruma dayalı soru çözümüne oranla daha yüksek olduğu sonuçları çıkıyorsa kimse kusura bakmasın bence müfredat boştur. Bu gün emekliliğe yaş sınırı getiren sistemin eğitim yaşını 60 aya çekmesinin ne anlamı var ki, bu sistemin bizim çocuklarımızın çocukluklarından bir yıl daha fazla çalmasından başka bir anlamı var mı?  İş her ne kadar tuvalet meselesi olmasa da söylemeden geçilecek kadar önemsiz bir mesele olmaması bakımından söylenmesi gereken bir konu daha, “Sayın Bakanım İlköğretim okullarında 06 yaş grubu çocuklarla 14 yaş grubundaki ergenlikle yeni tanışan gençler aynı tuvaleti kullandıkları sürece eğitim öğretim adına hiç bir şey yapmış sayılmazsınız.” Çünkü Öğretimden önce eğitim gelir ki fertlerin eğitimle ilk tanıştıkları yer İlköğretim okullarıdır ve öğrencilerin birbirlerinden etkilenmemeleri mümkün değildir. Bence bu proje oldubittiye getirilip kanunlaştırılmak yerine toplumun bütün kesimleriyle özellikle de Eğitim Camiasıyla birlikte tekrar analiz edilmelidir.

Yüz yıllardır başka başka milletler Türkün zekasını ve yenilmezliğini analiz ederken, bu gün Türk milletini yok etmenin birinci adımının eğitimden yoksun bırakmak olduğunu açık açık dillendirirlerken, bizim kendi kendimize eğitim sistemimizi yaz boz tahtasına dönüştürmemizin bir anlamı yok. Bu tür projeler hazırlanırken ulu önder Atatürk’ün “Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder. Sözü Hiç akıllardan çıkartılmadan, düstur edinilmelidir.

Milletim her ne olursa olsun müsterih olsun çünkü; Kanın kimyasal yapısı insan davranışları üzerinde etkilidir. Türk milletinin Eğitim sistemi çökertilse, bütün duygularıyla oynansa, her türlü hileye başvurulsa bile Türk milleti yok edilemez zira bu milletin kudreti damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

Baharın Müjdeleyici Nevruz bayramı tüm Aziz milletime kutlu olsun…