Aslında uzun yıllardır tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de başta gençler olmak üzere herkesi tehdit eden en büyük tehlikelerden uyuşturucu son zamanlar da karanlık yüzünü ağır şekilde gösterdi ve göstermeye devam ediyor. Gencecik bir canın uyuşturucuyla son bulan yaşamının evlerimize kadar ulaşması özellikle anne babaların bu konuda ne kadar dikkatli olmaları gerektiğini hatırlattı bizlere. Şu çok büyük bir gerçek ki; uyuşturucu kullanımı insanın psikolojik durumuyla yakından ilgili bir durumdur. Üstelik yapılan araştırmalar uyuşturucu kullanımı başlamadan, anne babaların bu konuda tahmin yürütebilmeleri ve gerekli önlemleri alabilmeleri açısından ebeveynlere ışık tutuyor.
Bir gencin uyuşturucu kullanmayı tercih etmesi çok sayıda farklı nedenin sonucu olarak çıkıyor karşımıza. Sadece içe dönük bir kişilik yapısı, ya da anne baba ayrılığı, ya da iletişim ve ilişki eksikliği gibi herhangi bir “tek” sebep uyuşturucuya başlamak için yeterli olmuyor genellikle. Anne babaların çocuklarının iç dünyalarını anlamaya çalışmaları, onların hayatlarına onların gözüyle bakmaya çalışmaları ve mutlaka ama mutlaka onlara zaman ayrılmaları kötü sona gitmemek için en önemli gerekliliklerin başında geliyor.
Dünyada bağımlılığı engellemek için yapılan çalışmalara bakıldığında denenen yöntemlerin çok azının işe yaradığı gözlenmektedir. Maddeye karşı bilinçlendirme çalışmaları, aile eğitimi, öğretmen eğitimi, bu konuyla ilgili alınan yasal tedbirler, cezai yaptırımlar, tedavi teknikleri vs. istenilen sonuca ulaşmakta etkili olamamaktadır.
Sokakta yaşayan çocukların bir çoğunun kendini ifade etme, hayır deme, sorun çözme gibi insanlar arası iletişim becerilerinde eksik olduğu görülür. Genel olarak çocuklar, yetiştikleri ortamda bu becerileri elde edebilecek imkanları bulamamaktadırlar, çünkü bu ortamlar zaten bunların eksikliğinin çekildiği yerlerdir.
İstismar edici ve cezalandırıcı aile ortamlarından sokağa kaçan çocuk, insanlarla iletişim kurma, kendini ifade etme becerilerini kazanamamıştır ya da kaybetmiştir. Sokakta öğrendikleri ile yaşamını sürdürmektedir. Fakat bu durum çocuğun hayatını oldukça zorlaştırır. Madde kullanımı, riskli cinsel ilişkiler, kendini kesme ya da kendine zarar verici davranışlar da bu tür becerilerin eksikliği sıklıkla karşımıza bir sorun olarak çıkmaktadır.
Bu çocukların tedavisinde yaşam becerileri adını verebileceğimiz becerilerin geliştirilmesi şarttır. Bunlar arasında şunları sayabiliriz:
-Öfke kontrolü
-Hayır diyebilme
-Israrlara karşı koyabilme
-Kendini ortaya koyma
-İletişim becerileri
-Sorun çözme
-Stresle başa çıkma
-Kendini tanıma
Örneğin, hayır demeyi öğrenemeyen çocuk madde kullanan arkadaşının madde teklifine ya da kurumdan kaçma teklifine “hayır” demeyi başaramayacaktır. Sorun çözmeyi, öfkesini kontrol etmeyi öğrenemeyen çocuk kendine ve başkalarına zarar verecektir.
Yaşam becerilerinin kazanılamaması tedavide önemli bir parçanın eksik bırakılması anlamına gelmektedir. Yaşam ve iletişim becerisi kazanamamış çocuklar için madde kullanımı ve sokak her zaman daha riskli olacaktır. Sevgili dostlar lütfen bağımlılık konusunda daha duyarlı olalım.
Hoşçakalın, sevgi, saygı ve dayanışmayla kalın.