CHP ve HDP ile koalisyon yap. HDP varsa olmaz. CHP-HDP koalisyonuna dışarıdan destek ver. HDP’nin olduğu formülü desteklemem. CHP ile koalisyon yap, HDP dışarıdan desteklesin. HDP’nin dışarıdan desteğini kabul etmem. Meclis Başkanlığı üçüncü turunda CHP’nin adayına oy ver. HDP’nin oy verdiği adaya oy vermem. Başbakan sen ol. Koltuk tedarikçiliği yapma. Baykal’a kızgınsın, geçersiz oy atmakla destek verdiğin Erdoğan’ın adayına değil misin? Yanıt yok. MHP’li dostlarım bu yazım için bana darılmayın, kızmayın. Lütfen yazımı iyi okuyun. Haksızsam bana “haksızsın” deyin, sizden özür dileyeyim.
8 Haziranı iple çektik. İnanıyorduk ki genel seçim sonrası birilerinin artık elinden ipler alınacak. Diktatörce tutuma son verilecek, tek parti iktidarının keyfi idaresi sona erecek. Cumhurbaşkanı, iktidar ve AKP’ye oy verenler suspus olmuş, birileri kurt iken kuzuya dönüşmüş. % 60’ın beklentisi artık iktidar el değiştirecek yönünde. İlk akla gelen AKP dışındaki üç partinin ortak oldukları konular dışında da anlaşıp bir araya gelerek bir koalisyon kurmaları. Neydi ortak konular: Cumhurbaşkanının yetkilerinin anayasal sınırlara çekilmesi, örtülü ödeneğinin kaldırılması, hukukun bağımsızlığı, yargının üstünlüğü, seçim barajının düşürülmesi ve en önemlisi yolsuzlukların hesabının sorulması.
Seçimden sonra bir ay geçti, sevincimiz karamsarlığa dönüştü. Bakın cumhurbaşkanına, yeniden ortalıkta görünmeye başladı. Bunun en büyük sorumlusu kusura bakmasınlar ama Bahçeli’dir. Seçim sonrası ne olurdu önce CHP ve MHP bir araya gelse, ortak bir strateji belirlese, ardından seçim öncesi ılımlı yola giren, “Türkiye’nin partisiyiz” diyen HDP ile yapacakları koalisyonun şartlarını konuşsalar. Ortak bir meclis başkanı belirleseler. “Her biri ayrı telden çaldı” diyemeyeceğim, Kılıçdaroğlu zeytin dalını uzattı, ama seçimde oylarını % 3 arttıran MHP bundan cesaret alıp erken seçim havasına erken girdi. Benim bir jest olarak tanımladığım “başbakanlığın Bahçeli’ye verilmesi” teklifi bile geri çevrildi.
Millete söz vermişlerdi. Tüm olumsuzlukların üzerine gidip, hesap soracağız diye. Alın size fırsat. Şimdi tutturmuş bir ilke meselesi. “İlkelerimizden asla vazgeçmeyiz, Baykal 3. Turda çekilmeli, CHP Ekmeleddin Bey’i desteklemeliydi.” Tamam, haklılar diyelim. CHP+MHP 212 oy yetecek miydi? Burada HDP’nin de oylarına ihtiyaç olduğu açıkça ortada iken baştan “HDP ile görüşmeyeceğiz” deyip köprüleri niye yıktınız? Ayrıca “HDP’nin oy verdiği adaya oy vermeyiz” demediniz mi? Peki, HDP Ekmeleddin Bey’i destekleseydi, ona oy verseydi, kabul etmeyecek miydiniz? Baykal’ın cumhurbaşkanı ile apar topar görüşmesi yanlış, ama pireye kızıp yorgan yakmak niye? HDP ve Baykal’a kızıp AKP adayını meclis başkanı seçtirince vicdanınız rahatladı mı? Sana her türlü hakareti yapan Erdoğan’ın adayının seçilmesinde rolünüz olduğu için mutlu musunuz? Seçim öncesi “Erdoğan’ın adayı meclis başkanı olmamalı” diyen sen değil miydin? Yine “Hiçbir durumda, hiçbir konuda HDP ile aynı safta bulunmayız. Ayrıca işin ahlaki boyutları da var.” diyen Bahçeli’ye sorarım: “AKP azınlık hükümetini HDP desteklemezse siz destekleyecek misiniz?” MHP’li vekiller de şaşkın. MHP'nin resmi Facebook sayfasında Bahçeli'yi ve MHP'nin tutumunu eleştiren yüzlerce yorum yer alıyor. Mitinglerde dinlediğimiz Bahçeli ile uygulamadaki Bahçeli farklı kişiler. Bu ne çelişki? Arınç’tan MHP’ye yapılan teşekkür ne anlama geliyor? Biraz düşünün.
Tamam, HDP’nin hataları var, masum değil. Türk kelimesini hazmedemiyor, andımızı, istiklal marşını okumak istemiyor. Peki, yıllarca birileri “Türk yok, Türkiyeli var” deyip dağlardaki “Ne mutlu Türk’üm diyene” yazısını kaldırmadı mı? Bankaların, devlet kurumlarının tabelalarındaki “T.C.” yazısını kim sildirdi? Andımızı HDP mi kaldırdı? Anayasadan “Türk” sözünü çıkartmak isteyen kim? Aralarında fazla bir fark var mı?
Bu olay aslında Bahçeli’nin ilk vukuatı değil. Hatırlayın, 2007 seçimleri sonunda Abdullah Gül’e Cumhurbaşkanlığı yolunu açan en önemli hamle Devlet Bahçeli’den gelmişti. Eğer o zaman meclise girmeseler Gül seçilemeyecek, seçimler yenilenecekti. Bugün hukukun AKP eline geçmesinin en büyük nedeni bu olaydır. Çünkü Gül cumhurbaşkanı seçilince üst düzey mahkeme ve yargı kurumlarına kendi adamlarını yerleştirdi. Ardından 2012’de AKP’nin 4+4+4 eğitim sistemi yasası MHP'nin desteğiyle meclis'ten geçti. 2013’te Taksim'de başlayıp tüm Türkiye'ye yayılan Gezi olaylarında Bahçeli “Hiçbir MHP'li bu tür eylemlerin içinde olmamıştır.” diye açıklama yapıp gösterilere katılanları “Kandille görüşme yapanların başrolde olduğu eylem” diye tanımlamış, destek vermemişti. “1 Mayıs’ta işçimizi değil, işi gücü tahrik ve tertip olan; meslek olarak provokasyonu seçen karanlık odakların oyunlarını izliyoruz” diyen de Bahçeli idi.