Yaklaşık 1.4 kilogram ağırlığına sahip beynimiz, 100 milyar hücreyi bünyesinde barındırmakla birlikte 1 petabytelık bilgiyi muhafaza edebilir. Yaklaşık olarak 14 yıl kesintisiz HD kayıt anlamına gelen bu miktar beyinle ilgili ilginç bir çok bilgiden bir tanesidir. Yapılabilseydi eğer yapay bir beynin çalışması için 1 trilyon wattlık enerjiye ihtiyaç duyulacakken, mali gideri ise telaffuz edemeyeceğim miktarlarda paradır. Bu muhteşem yapının ise %0,5 ile 1,5 oranında kısmını kullanabiliyor olmamız tam anlamıyla üzüntü verici bir durum. Dikkatinizi buraya kadar çekebildiysem gerçek anlamda yazıma başlayabilirim.
Gün içinde fark ettiğim bir durumun gözlemidir. Bundan yaklaşık üç ay önce yeni dünya düzeni facebook ta bir arkadaşımın yaptığı paylaşımı aldım koydum kenara. Söz konusu içerik gif diye tabir edilen hareketli bir resimden oluşuyor. Sabah uyanamamayı temsilen başından aşağı kahve döken bir adamın eğlenceli görüntüsüydü. Günün erken saatlerinde paylaşılırsa daha çok anlam kazanır, dolayısıyla daha fazla beğeni alırdı. Dün akşam ne yemek yediğini unutan beynim, sabah elimin kolumun tutmamasının sorumlusu beynim her nasılsa bu bilgiyi hatırlatmıştı bana. Erken bir saatte uyanmış gözümün biri henüz kapalıyken hemen facebooka girip gönderiyi paylaşmıştım. Bunu nasıl unutmamıştım? Hafızada unutulmaması gereken onca önemli bilgi varken bu nasıl aklımda kalabilmişti. Şahsi fikrime göre ortada unutulmadığında, fiile döküldüğünde ödüle dönüşecek bir kaynak vardı. Ödül ne diye sorarsanız da, sosyal medya diliyle “like” yani beğenilmeydi. Şimdi biliyorum bu yazıyı okuyan dostlarımdan kimi bana deli diyecek, kimi kıl, kimi cins diyecek. Bense bunun üzerinde benim gibi düşünecek, kendi eşi ya da çocuğunu düşünmeye sevk edeceklerin peşindeyim. Nasıl olur, nasıl uygulanır, nasıl bir sistemle eğitim, öğretim ya da günlük hayatta uygulanabilir bilmiyorum. Çoğu futurist gibi ben durumun gözlemini, tespitini yapıp, bunun hayalini kuruyorum. Bu konuda herhangi bir uzmanlığım olmadığı için de bu işin anne babalara, eğitimci büyüklerimize-dostlarımıza düştüğünü fikrindeyim. Okurken sınavdan 100 tam puan alan öğrencisine gofret hediye eden tarih öğretmenimi yirmi sene geçmesine rağmen unutmamam da sanırım güzel bir örnek olur. Bu ve buna benzer tekniklerin ve tespitlerin fark edilip faydamıza, dolayısıyla insanlığın yararına kullanılmasının gerektiğini düşünüyorum. Bunların üzerine daha çok kafa yorulup, daha çok konuşulması gerektiğinden yanayım.
Zira yeterince siyasetçi ve siyaset uzmanı bireylerle dolu bir ülkeyiz. İnatla bu konuda yazmamaya gayret gösteriyorum bende (kendimi tutabildiğim ölçüde). Bizi kurtaracak şeyin düşünmek, sorgulamak, araştırmak yakınımızdakileri kaliteli bireyler hale getirmek olduğunu düşünüyorum. Toplumu değiştirmenin yolu önce yanımızdaki, evimizdeki kişilerde geçiyor kanaatimce. Saygılarımla.