Devlet, Mit aracılığıyla Öcalan’la temas kuruyor, heyetler gelip gidiyor..
Terörist başı ile Kandil’dekilerin iletişiminde devlet yetkilileri aracı oluyor..
Görünürde bir barış var bir barış havası var..
Ama ne ödünler verilerek biliyor musunuz?..
Biliyor muyuz?…
Aslında kahin olmaya gerek yok…
Son zamanlarda basına yansıyan gelişmeleri dikkatli takip ederseniz , ipuçlarını yakalarsınız
Sessiz sedasız bir devrim gerçekleştiriliyor, karşı devrimde diyebiliriz buna;
zaten son 1-2 senedir ayak seslerini duyuyorduk…
“23 nisan-19 mayıs-29 ekim kutlamalarının kaldırılması,kaldırılmak istenmesi”
Artçı depremdi…
Ana Deprem, Büyük plan ;
Büyük Devlet Adamı Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in bütün temel kazanımlarını ortadan kaldırmak.. Cumhuriyet’i ortadan kaldırmak…
“Devlet Kurumlarında T.C. tabelalarının kaldırılması, tepki üzerine tekrar konulması ön hazırlıklar”
Toplumun sinir uçlarıyla oynuyorlar…
Kürtlerle anlaşma uğruna önümüzdeki yıllarda muhtemel bir özerklik ve eyalet sistemini getirmek ve Türklük tanımını Anayasa’dan çıkarmakla kalmayacaklar, yetinmeyecekler…
Ulus Devlet değil Ümmet Devleti olacağız…
Amerika’nın Büyük Ortadoğu projesinin (BOP) Türkiye planı da böylelikle tıkır tıkır işliyor olacak…
Irak’ı böldüler, parçaladılar. Olmaz denilen oldu…
Kuzey Irak Kürt Devleti Kuruldu…
“Kırmızı çizgilerimize ne oldu?”
Suriye parçalanıyor. Orada da Suriye Kürtlerinden oluşan bir Özerk bölge kurulacak…
Sırada yıllardan beri zemin yoklaması yapılan İRAN kalıyor…
1-2 yıl içerisinde Atom bombası yapacak bahanesiyle İran’ın da altını üstüne getirecekler…
İran Kürtlerinden oluşan Özerk bir bölge kurulacak…
ve Büyük Plan tamamlanmış olacak…
Türkiye, Irak, İran ve Suriye Kürt Bölgeleri birleştirilerek ;
Büyük Kürdistan Devleti kurulmuş olacak…
Çok değil 10-15 yıl içerisinde gerçekleşecek…
Amerika, Büyük Kürdistan Devleti içerisindeki zengin petrol yataklarını dilediği gibi kullanıp sömürecek…
Bakınız bir milletvekili geçenlerde ne buyurmuş;
“Devletler de gelip geçicidir yeri geldiğinde ortadan kalabilir”
Beyinlerinin içinde sakladıkları ortaya atmaktan çekindikleri fikirlerini artık ulu orta serbestçe beyan edebiliyorlar…
Ağızlarındaki baklayı nihayet çıkardılar…
Nihai amaçları;
Kürtlerle Barış Kisvesi adı altında yeni bir devlet inşa etmek…
İslam Cumhuriyeti kurmak…
Artık onların yavaş yavaş ortaya çıkan bu sinsi planını engelleyecek, durduracak bir güç de yok karşılarında…
Orduyu etkisizleştirdiler, Yargıyı ele geçirdiler…
Durum gerçekten vahim…
Uyan ey halkım diyorum…
Sözlerimi Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ile bitiriyorum…
Saygılarımla,
Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!
—Mustafa Kemal Atatürk.