Değerli okurlarım "Bu düşüş neden ?" Başlıklı ikinci yazımda İzmir'de oluşan eksiklik ve sebeplerinden kısaca bahsetmek istiyorum.
Seçim sonrası birçoğunun "ben demiştim, biz demiştik" lerini ele alırsak daha önceki yazımda da ifade ettiğim gibi demek ki sonuç gerçekten bağıra bağıra gelmiş.
Peki, madem seçim öncesi birileri demişti o halde bu insanlar neden dikkate alınmadı?
Yada tersini düşünelim. Eğer gerçekten söyleyen, uyaran, uyandıran olmamışsa sadece seyretmekle yetinilmişse kimsenin böyle bir sorgulamada bulunmaya hakkı yok demektir.
Bu noktada herkesin kendini muhasebe etmesi gerekir.
Ben kendi penceremden somut olarak yaşadıklarımdan bahsedeceğim.
Kısmen de kesin olarak dayandığım verilere yer vereceğim.
Aslında her şey yerel seçimlerde başladı.
Belediye başkanlığı adaylarında yapılan tercih hataları, ahbap çavuş ilişkileri, zamanında yapılan ihale alışverişleri vs. birçok yıpranmışlıklar sonrasında bir takım yerlerde değişiklik yapılmış gibi görünse de bu yıpranmışlığı gidermedi.
Yerel seçimlerde yapılan hatalar maalesef genel seçimlere de yansıdı.
İzmir’den HDP’nin iki milletvekili çıkarabileceğini parti üst kademeleriyle konuştuğumda gülüp geçtiler. Bu kadar rahat olmalarını kendilerine "iyi şeyler olmuyor" mesajını vermeme rağmen rahatlıklarının sebebini o gün düşünmedim değil.
Yerel seçimlerde aday hatalarından dolayı alınamayan belediyeler oldu. Birçok insanın o dönem “Ne olur sağlam aday göstersinler CHP’nin adayına oy vermek istemiyoruz” dediklerini bizzat duydum. Ama birçok ilçede hayal kırıklığı yaşandı.
Bu durum maalesef milletvekili adaylıklarında devam etti.
Buradan yola çıkarsak başarısızlığı sadece il başkanı'na bağlamamak gerekir.
Evet, ihmaller var.
Hatalar var.
Bunu herkes dillendiriyor.
Ancak gördüğüm şu ki; öncesi de aynıydı. Sonrası da böyle devam etti. Çok fazla bir fark olmadı.. Birisi yerel seçimlerde yapılan hatalar, diğeri genel seçimlerde.
Ak partinin İzmir oyları yerel seçimlerde başlayan HDP’ ye oy kaymaları genel seçimlerde de devam etti. Yerel seçimlerde Binali Yıldırım'a umut bağlayan Kürt vatandaşlar genel seçimlerde maalesef kendilerini temsil edecek bir aday görememekten şikayetçi oldular. Yine yerel seçimlerde semt ve mahalleleri için hizmet sözü alan Kürt vatandaşların daha sonra unutulması ve “onlar belediyelik işler bizim dışımızda” denilmesi onları hayal kırıklığına, güvensizliğe uğrattı. Yani yerel seçim sonrası genel seçim için bir imtihandı.
Dikkatimi çeken ayrı bir mevzuda, il teşkilatı değiştikten sonra eskilerin yeniler için "görürüz bakalım ne olacak" hırsına kapılıp sonrasında da "belliydi böyle olacağı, biz demiştik" bakış açısıyla yaklaşmalarıydı.
Bu yaklaşım kimse kusura bakmasın ama gerçek bir dava insanı olmadıklarını ortaya koyuyor. Çünkü dava adamı küsmez, gerektiği zaman sancağı teslim etmesini de bilir arka safa geçmesini de. Ama maalesef İzmir de bu böyle olmadı.
Sonuç Ak parti ne elindeki emanet oyları fark etti. Ne de parti içindekiler davaya küsülmemesi gerektiğini anladı.
Verilen görevi kendine makam addeden insan her zaman kaybetmeye mahkûmdur. Bu kim nerede olursa olsun böyle. Nitekim niyetleri bilen ALLAH böyle hüküm verir.. Vesselam..
( DEVAMI GELECEKTİR)