Merhaba sevgili okurlarım!
Bugün yazımı biraz uzun tutacağım. Yorulmadan okumanızı umuyorum. Nitekim birkaç konuya değineceğim inşallah ..
Evet son yazımızda Ramazan Ayından bahsetmiştik. Yine değineceğim. Ancak bu senenin Ramazan'ında birde karne günü yaşadık. hem Veli'ler hem de öğrenciler bu heyecanı tattılar. Tabi öğretmenlerimizi de unutmamak gerekir. Muhakkak onlarda bir o kadar heyecanlıydılar..
Biz çocukken karne günümüz bayram sevinci gibi olsa da o gün içimizde ayrı bir burukluğu yaşardık. Adı ayrılık olan!.
Arkadaşlarımızla toplanır yaz tatillerinde öğretmenimizi evinde ziyaret etme planları yapardık. Güzel günlerdi.
Gelelim bu zamana… Karne günü sabahında notlar telefonumuza düştü. Aslında takdir yada teşekkür beklemediğimiz bu dönemde notlar teşekkürü gösteriyordu. “Hayırlısı olsun1” dedik.
Buraya kadar her şey normaldi. Ta ki karneler verildiğinde velilere¸ “bu karneler çocuğunuza değil sizedir sayın Veliler” denilinceye dek...
Düşündürücü. Biraz klişe. Ezber. Ne dersiniz bilmiyorum. Ama bana göre bu söze kurulacak çookk cümleler var..
Sayın öğretmenlerim, müdürlerim, ilçe, il müdürlerim. Bu cümleyi kullanan ve inanan kim varsa. Efendim bu karne neden velilerin anlamış değilim. Veliler çocuklarını okula gönderiyorlar. Adı üstünde okul. Eğitim öğretim yuvası ve siz eğitimciler öğreticiler adınız üstünde eğiticisiniz, öğreticisiniz. Bu çocukların karnesinde yer alan dersler matematik İngilizce fen edebiyat vs vs!..
Şimdi gelelim velilere!
Veli, yani anne baba öğrencinin sorumluluğunun üstünde olduğu kişi. Çocuk aile ortamında eğitimini tamamlama gibi bir durum söz konusu olmadığı için okula gönderilir. Eğitimcilerin öğretmenlerin ellerine teslim edilir. Nitekim evde bu dersleri öğrenme gibi bir şans olsaydı okullara ne ihtiyaç, öğretmenlere ne ihtiyaç!..
Çocuk okula öğrenme psikolojisiyle, eve ise dinlenme psikolojisiyle gider. Evde okuldaki gibi derse adapte olamayacağı gibi okulda da evdeymiş gibi davranması mümkün değil.
Ancak birçok öğretmen ve eğitimcimiz bu durumu kavrayamamış olsa gerek ki ısrarla karnelerin velilere ait olduğunu söylüyorlar..
Hayır o karneler velilere değil illa öğrencinin dışında birine ait olması gerekiyorsa o da öğretmenlerimize ve sistemin kurucularına aittir. Bir sınıfta 45 öğrenciden 10 tanesi teşekkür 5 tanesi takdir alıyorsa öğretmen bundan sevinmeli ancak yarı yarıya baktığınızda başarısız öğrencilerin daha fazla olduğunu görüyorsanız oturun öğretmenliğinizi idareciliğinizi eğitimciliğinizi gözden geçirin derim!..
O karnelerin Velilerin değil hatta belki öğrencilerin bile değil!..
O karneler bir yıl içinde değil bir kaç ay içinde bir kaç öğretmen değişen sisteme aittir. O karne sorunlu çocuğu fark edemeyip zamanında babasından gördüğü şiddeti öğrencilerde uygulayan öğretmenlerindir. O karneler sizindir! Öğretmenim, müdürlerim o karneler sizindir..
Bilmiyorum muhakkak vardır. Yıl sonunda gerek il ve gerekse ilçe hatta okul müdürleri yıllık başarı oranlarını hesaplayanlar, eğer gerçekten geçen yıla göre yükselmişse başarı oranı o Zaman sizleri ayakta alkışlarım..
Mesela sizlere İzmir'den bir örnek vereyim; geçen yıllarda 24. Sırada olan İzmir MEB bu Yıl 57. Sıralara kadar düştü. Bundan birçoğumuzun haberi olmasa gerek. Onun için yıl sonu karnelerini alan Veliler “ben ne yaptım da bu çocuk böyle oldu” diye kara kara düşünürler. Karnelerini mahcup bir halde alıp evlerinin yolunu tutarlar ve yaz boyu da psikologlarda danışmanlarda çözüm arıyorlar ..
Sayın Veliler! siz yıl boyu çocuğunuza gereken ilgi alaka ve desteği sağladığınız halde istediğiniz sonucu elde edememişseniz bu sizin sorununuz değil..
Çok fazla genelleme yaptım belki de ama yapacak bir şey yok. Hele ki milli eğitim bu durumdayken genelleme yapmak zorundayım...
Bakın size başımdan geçen bir olayı anlatayım. Oğlum 11-12 yaşlarında ve iki üç tane farklı yaşlarda aldığı üstün parlak zeka raporu var. Bugün yabancı bir okula götürsem yada fark etseler tahmin edersiniz başına gelecekleri. Ben oğlumun orta seviyede yetişmesini istesem de bu tip çocuklarda maalesef orta bir denge yok olmuyor. 3-4. sınıflarda İlhan öğretmenimiz vardı. Öğretmenden öte eğitimci. Sınıfı kalabalık olmasına rağmen her öğrencinin halinden haberdardı.. Oğlum öğretmenini çok sevdiği için asla okulunu değiştirmeyi düşünmedi ve 5. sınıfa geldiğinde öğretmenler değişti. Okula biraz geç kalsak hemen arayan İlhan öğretmenin yerine 3-4 gün okula gitmese de arayıp sormayan bir öğretmen. Çocuğun durumuyla ilgili konuşmaya gittiğimde anlatacaklarımdan ziyade çocuğun konuşma üslubu, oturuşuyla ilgilenip öfkelenen bir müdür yardımcısı çıkınca karşımıza oğlum arkasına bakmadan okuldan kaçtı adeta soğumuştu..
İlhan öğretmenimiz ise hala sorup ve ilgileniyordu. Kendisine buradan tekrar teşekkürlerimi sunuyor onun gibi eğitimci öğretmenlerimizin sayısının artmasını temenni ediyorum..
Evet, oğlumun üstün zeka raporları vardı ama onlar için gidecek bir okul bir eğitim yuvası yoktu. Aile olarak kendimizi üstün zekalı heyecanına kaptırıp anormal bir hale bürünmediğimizden olsa gerek çok şükür durumu idare ediyoruz mevzuyu getireceğim nokta şu,
Bir eğitim sisteminde bir sınıfta 35-40 öğrenci bulunuyorsa, bu tip özel durumu olan öğrenciler için özel eğitim imkanları yoksa (devletin), öğretmenler her an diken üstünde oturuyorsa, bir gün bile idarecilik yapmamış insanlara idarecilik veriliyorsa, eğitimden çok oturduğu koltuğun tozunu, sekreterinin mini eteğini düşünen MEB müdürleri terfi ediyorsa o karneler de elden ele terfi etmeli!..
Lafı daha fazla uzatmama gerek yok bu konuyla ilgili velilerimizin yapacakları tek şey okul zamanında çocukları kadar öğretmenlerini ve idarecilerini de sıkı tutsunlar ..
Gelelim velilerin karnelerine;
Evet, karnelerin sağ tarafında öğrencinin temizlik iletişim vs gibi ahlak davranış notları vardır. O konuda hem fikiriz. Evet, ahlaki değerler ailede verilir. Ancak çocuklarımızı gençlerimizi yutan bu şehir ortamlarında maalesef velilerimiz yine çaresiz kalıyorlar. Burada hemen bahsedeceğim ikinci konu başlamış oldu. Sayın velilerimiz anne babalarımız değerlerimiz biliyorum ki her birimiz bir cevher yetiştirmek bu vatana emanet etmek istiyoruz. O halde bunun için yapmamız gerekenleri gözden geçirip alelacele listeye almamız gerekiyor, malum yaz geldi yazın meyvesi Kuran kursları ve camiler bunun yanında bir de bazı dernek ve kuruluşlarımız var ki hem çocuklarımızın manevi eğitimleriyle ilgileniyorlar. Hem de sosyalleşmeleri konusunda yardımcı oluyorlar. Bunun için güvenilir dernek vakıf ve kuruluşlar çok büyük bir rol..
Yazın sakın ola çocuğunuzun boşta gezmesine fırsat vermeyin. El emeklerinin ustalığın çıraklığın maalesef ki günümüzde yok olduğuna şahidiz. Bu yüzden hiç olmazsa yazın çocuklarınızı günün bir kısmında çırak olarak bir ustanın yanına verin. Günün bir kısmını da manevi eğitim ile geçirirse inşallah temeller böyle atılır ve düzelir.. İşte bu noktada velilerin karneleri ahirette verilecek bir ailenin sorunlarından ve yaşam şartlarından bir haber olup yılsonunda karne vermek öyle kolay olmasa gerek. Ahiretin hesabı daha incedir artısını eksisini katıp elde kalanla hareket ederler!..
Evet kıymetli okurlarım son olarak kısaca ramazan hallerimizden de biraz olsun bahsedip bitireceğim ..
Ramazan'da günler geçtikçe her gün bir iftar soframızın sayısı da artıyor bununla ilgili olarak çocuklarımızın bu havayı teneffüs etmesi için muhakkak sahur ve iftarın bereketini tattırmalı. Bu ayda dışarda bir şey yiyip içmemeleri gerektiği konusunda uyarmalıyız, çocuklarımızı teravih konusunda bilinçlendirmeli katılmalarını sağlamalıyız. Ramazan'ı onlara zevkli bir hale getirmek de yine biz velilerin görevi..
Bu konuda her gün iftar veren STK’ların iftar sofralarında yoksul aileler ve öğrencileri gördükçe de mutlu oluyorum. Hele ki protokol den uzak iftar sofraları Ramazan'ın idrakine varıldığını gösteriyor!..
Bu konuda titizlik gösteren Ümitvar Derneği, İnsan Der, Yeni bir Dünya Vakfı'na ayrıca teşekkür ederim...
Sadece ramazanda değil bütün bir yıl gösterdikleri hizmetlerden dolayı Rabbim kendilerini mükafatlandırsın..
Not; en kısa zamanda dernek ve faaliyetleriyle ilgili yazımızı siz okurlarımla buluşturacağım ki güvenebileceğiniz dernekler konusunda sizlere fikir vermiş olalım ..
Bugün çok konuştu klavyemiz Hakkı'nızı helal edin
Umarım vermek istediğim mesajlar yerine ve hedefine ulaşmıştır..
Selametle kalın ,
Hayırlı ramazanlar ...