Belli  güçler doğa’nın dışında ülkemiz yönetiminin fay hattını, yapay yolları deneyerek ısrarla kırmaya çalışıyorlar.

Bir kesimde var ki  o gidişatın sonu  felakete dayanacağını bilgeliği ve deneyimleriyle yıllar öncesinden  tespit ederek izale etme telaşı içinde.

işte ilk paragraftan bazı örnekler:
Bu devletin ekmeğini yemiş, olanaklarından faydalanmış, eğitimini almış, vatandaşın vergileriyle iaşesini sağlayarak hayatını idame ettirmiş, fakat içindeki ihanet duygularını, genleri gereği bir türlü engel olamamış, her fırsatta isyanın alemdarlığını yapmış, sözüm ona üstü küllenmiş, demode olmuş, düşünce gurebası bazı güçlerin gönüllü  kalemi,bazı güçlerin ise acı dili olmuş, hatta dönüşünün artık mümkün olmadığı, beslenme kaynaklarının ise ne olduğu belli olmayan, afaki düşüncelere hizmeti olmazsa olmazları olmuşlardır.

BEYAZ KIVILCIM’da bir kaç yazısını okuduğum Bahri ŞENKAL, HÜRRİYET’ten artık gedikli oldu. Ahmet HAKAN ve kendini yukarıdaki tariflere uygun gören herkese haykırıyorum.

Değerli okurlar!
Geçmiş yıllara lutfedip biraz hatırlamaya çalışalım.Tamamı günü kurtarma ve popülizm politikalarından bir adım ileri gitmeyip, temcit pilavı gibi ”hangi komşu ülke ile uyuşmazlığımız vardı? Savaş var mıydı gibi gereksiz cımbız soruları, gurbetçilerimizin sınırlardaki üçüncü sınıf muameleye maruz kalması, komik olan ise BULGARİSTAN sınırından geçişte araçların minik su havuzlarından geçirilerek TÜRKİYE’den gelen toprağı bile temizlemeden geçişine izin verilmemesiydi. O dönemlerde siyasilerimizin imf, opec, enflasyon ve devülasyonlardan başını kaldıramıyordu ki, adeta bir usta boksör ile tüy sıkletin maçı gibi sersemliğini üzerinden atamadan bir yeni darbeye maruz kalıyordu. Bırakın uluslar arası ilişkileri değerlendirme adına, komşu ülkelerle müzakere, ziyaret ve karşılıklı ilişkilere vakit yoktu.

Nasıl kötü olsun. Deyim yerindeyse ”tabana basıp”dik duruşu olan rahmetlik ECEVİT’in dışında kimse yoktu. 1977 Yılında Millet vekili maaş zammını ilk ve son kabul etmeyen tek idareci.

İşte OSMANLILAR zamanında hakim olduğumuz topraklarda artık haysiyetimiz yukarıdakine düşmüştü.
Ama maalesef mağrur ve arkalarında kurumsallaşmış hacı yatmaz enaniyet duyguları sanallığa dayanamadı. Bakın büyük düşünür ne diyor:

Anladımki İnsanlar; Susanı korkak. Görmezden geleni aptal, affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar.
Oysaki; Biz  istediğimiz kadar hayatımızdalar. ..

Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar…! (ŞEMSİ TEBRİZ-İ)

Bu arada SN.Yılmaz GÖÇMEN öğretmenimizin ilçemizi görsel tanıtımı, yazdığı kitabı, gönüllü TİRE rehberliği ve saymakla bitiremeyeceğim hizmetlerinde dolayı tebrik ediyorum.

Yukarıda anlatmaya çalıştığım bilgeliğini müsbet anlamda kullanan sn.GÖÇMEN, diğer emekli öğretmenlere örnek olması hususunda en iyi kılavuz  olacağı kanaatindeyim.

İşte değerli okurlar bu ülkede birileri sn.GÖÇMEN gibi yeteneğini böyle sergiler,birileri ise düz yolda giden arabayı nasıl deviririm onun hesabını yapar.

 ”Ne ekersen onu biçersin”. 

SAYGILARIMLA.