Depresyon - 2

Abone Ol
KİMLER RİSK ALTINDA?
Ergenlik dönemi ve sonrasında her bireyin depresyon rahatsızlığı açısından risk altında olduğu söylenebilir. Ortalama başlangıç yaşı 32’dir ancak 13-18 yaş arası % 3,3 oranında depresif bozukluk görülebilmektedir.


TEŞHİS
‘İşe gitmediğim günlerin sayısında artış olmaya başladı ve bir arkadaşım bir şeylerin yolunda olmadığına dair beni uyardı. Kendisinin de daha önce böyle bir dönemden geçtiğini ve doktorundan yardım aldığını söyledi.’
Depresyon rahatsızlığı (en ağır durumlar bile) etkili bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Hemen hemen pek çok hastalıkta olduğu gibi ne kadar erken tedaviye başlanırsa tedavi o kadar etkili olur. Tedaviye başlayabilmenin ilk adımı bir uzmana danışmaktır. Bazı ilaçlar ya da bazı hastalıklar (örneğin tiroid bozukluğu) depresyon belirtilerine neden olabilmektedir. Mental sağlık uzmanları şikâyetlerinizi dinler, sizi fiziksel ve sözlü (karşılıklı konuşma) olarak muayene eder ve kan değerlerinize bakar. Sonuçlara bakarak teşhis koyar. Doktorunuzla şikâyetlerinizin ne zaman başladığını, ne kadar süredir devam ettiğini, şikâyetleri ne kadar sıklıkla yaşadığınızı, hayatınızın önceki dönemlerinde buna benzer şeyler yaşayıp tedavi olup olmadığınızı paylaşmayı unutmayın. 
Anksiyete bozukluğu (kaygı bozukluğu) örneğin travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), obsesif-kompulsif bozukluk, panik bozukluk, sosyal fobi gibi durumlar depresyon rahatsızlığı ile birlikte, öncesinde ya da sonrasında görülebilmektedir. TSSB genellikle birey korkutucu bir olay ya da zorlu bir sınav (hayat sınavı)  örneğin şiddete maruz kalma, tecavüz, doğal afet, kaza, terör, savaş gibi olaylar yaşadıktan sonra ortaya çıkmaktadır. TSSB yaşayan kişiler depresyon rahatsızlığına yakalanmaya yatkındırlar. Depresyon aynı zamanda bazı ciddi sağlık problemleri sonrası da ortaya çıkabilmektedir (felç, kalp krizi, kanser, HIV/AIDS, diyabet ve Parkinson hastalığı gibi)



TEDAVİ
1-İlaç Kullanımı
Günümüzde yaygın olarak reçete edilen antidepresan ilaç grubu, serotonin geri alım inhbitörü (SSRI) ilaçlardır.Örnek olarak Prozac, Paxil, Cipram verilebilir. Diğer antidepresanlara göre daha güvenlidirler ve yan etkileri daha nadir görülür. Serotoninin sinir hücreleri arasındaki boşluktan sinir hücresine geri alımını angelleyerek antidepresan etki gösterirler. SSRI grubu ilaç kullanılırken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, serotonin sendromudur. Serotonin sendromu, ölümle sonuçlanabilen, bilinç bozukluğu, başağrısı, kan basıncı ve kalp atım hızında değişiklik gibi belirtilerin görüldüğü bir durumdur. SSRI grubu ilacın dozu değiştirildiğinde veya birlikte başka bir ilaç kullanılmaya başlandığında ortaya çıkar. SSRI grubu ilaçları kullanırken, kullandığınız diğer ilaçlar ve bitkisel karışımlar hakkında doktorunuza mutlaka bilgi veriniz. Örneğin, halk arasında depresyona iyi geldiği düşünülerek kullanılan sarı kantaron (St.John's wort) SSRI grubu ilaçlar ile birlikte kullanıldığında serotonin sendromu gelişebilir. 

İlacımı nasıl kullanmalıyım?
Antidepresanlar ilaçların etkileri en az 4-6 hafta sonra başlar. Toplam tedavi süresi kişiden kişiye değişir (genellikle en az 6 ay) ve hastanın tekrar depresyona yakalanmasını engellemek için uzun sürebilir. Doktorunuz sizin için uygun dozu ve süreyi belirleyecektir. İlaç kullanımı ancak doktorunuz söylerse sonlandırılabilir! Bu konu çok önemlidir çünkü pek çok hasta bu hatayı yapmakta, kendini iyi hissettiğini düşündüğü anda ilacı bırakmaktadır, bu yanlıştır! Bazı antidepresanlar, vücudun ilaçsız duruma uyum sağlayabilmesi için doz ayarlaması yapılarak yani doz azaltılarak bırakılır. Kontrolsüz ilaç kullanımı rahatsızlığın seyrini kötü yönde değiştirecektir. Doktorunuzun verdiği antidepresan üç hafta kulladıktan sonra durumunuzda iyi anlamda değişikliğe neden olmazsa, ilacın değiştirilmesi için doktorunuzu bu durumdan haberdar etmelisiniz. Her ilaç gibi antidepresanlar da belirtilen dozlarda kullanılmalıdır. 

2-Psikoterapi ( Ruhsal Tedavi)
Psikoterapi ya da ‘konuşma terapisi’ kişilere depresyon rahatsızlığını atlatabilmeleri için yol göstermektedir. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Yorumlayıcı Terapi (YT) psikoterapinin iki ana tipidir. BDT hastalara negatif düşünce kalıplarını yenileyebilmeleri için yardım eder. Bu tedavi yöntemi kişinin çevresi ile olan ilişkilerini pozitif ve gerçekçi bir şekilde oluşturmasına yardımcı olur. Terapi aynı zamanda kişinin depresyona girmesine neden olan şeylerin farkına varmasına da yardımcı olur. Tüm depresyon tipleri( özel durumlar hariç) için psikoterapi en iyi tedavi yöntemidir.


ÇEVREMİZDEKİ KİŞİLERE, ARKADAŞLARIMIZA VE AKRABALARIMIZA NASIL YARDIMCI OLABİLİRİZ?
Çevremizdeki birinin, sevdiğimiz bir insanın kendini iyi hissetmiyor olması bizi de etkiler. Bu durumda yapılabilecek en iyi şey o kişiyi teşhis ve tedavi için bir uzmana yönlendirmektir. Onun için bir doktordan randevu alabilir, doktora giderken ona eşlik edebilirsiniz. Kişiyi tedavi boyunca cesaretlendirmek, tedavinin (6-8 hafta sonrasında) işe yaramadığını gözlemliyor iseniz farklı yöntemlere başvurmasını sağlamak da yapabilecekleriniz arasındadır.
Manevi olarak destek olun, anlayışlı ve sabırlı ve cesaretlendirici olun.
Onunla diyalog içinde olun, dikkatinizi vererek dinleyin.
Hissettiklerini görmezden gelmeyin ancak gerçeklerden bahsedin ve umut verici olun. 
İntihar ile ilgili söylemlerini görmezden gelmeyin, bu tür bir söylemi olduğunda doktorunu haberdar edin.
Birlikte özellikle açık havada zaman geçirin (yürüyüş, egzersiz vb.) Kabul etmezse denemeye devam edin ancak çok da ısrarcı olmaktan kaçının.
Doktor ile olan randevularını aksatmaması için siz de takip edin.
İlaç kullanımı, psikoterapi ve zamanın da yardımı ile bu hastalıktan kurtulacağını ona hatırlatın.
Sağlıklı Günler Dileriz

18.08.2014
Yazan: Figen Selli
Danışman: Ecz. Çiğdem Selli Karakaya
Kaynak: http://www.nimh.nih.gov/health/topics/depression/index.shtml