Kişiliğimizin oluşmasında doğuştan getirdiğimiz özelliklerimiz kadar çevre koşulları da etkilidir. Doğduğumuz andan itibaren dış dünyaya uyum sağlamaya çalışırız. Çevremizdeki insanlara ve olup biten her şeye anlam verme ve anlamlandırma sürecine gireriz. Bu tüm hayatımız boyunca devam edecek bir süreçtir. Hayatımızın her döneminde, bulunduğumuz evrenin özelliklerine göre bilgiye ve öğrenmeye ihtiyacımız olacaktır. Bu bilgiye kimi zaman gözlem ile çevremizdekilerin tepkilerinden ulaşabileceğimiz gibi, kimi zaman da bizden önce deneyimlemiş veya konusunda uzman birine sorarak öğreniriz. Bu yüzden bizim kişiliğimizin, davranışlarımızın, tutumlarımızın ve seçimlerimizin üzerinde hayatımızda bulunan her bireyin ve toplumun büyük etkisi vardır.
Öğrenim ve eğitim hayatımız ailemizle ile başlar. Özellikle yaşamımızın ilk yıllarında nasıl bir ailemizin olduğu kişiliğimiz ve dünyayı algılamamız üzerinde derin bir etkiye sahiptir. Bu dönemin ardından eğitimimize başka bir yerde, okulda öğretmenimizle devam ederiz. Artık öğretmenimiz her konuda bizim bilgi kaynağımızdır. İlk kez ailemiz dışında birine kendimizi yakın hissediyoruzdur. Ondan gelecek bir " Aferin " oldukça kıymetlidir ve tüm eğitim hayatımızı etkileyecek kadar güçlüdür. Yine bu dönemdeki ödül, ceza, başarı algılarımız sadece eğitim hayatımızı etkilemekle kalmaz, hayat boyu ruh sağlığımıza da etkiler. Dahası okul düzenine uyum sağlamayı öğrenirken toplum hayatına dair bilgilerimizi de ediniriz. Bu yüzden kuşkusuz öğretmenimizin nasıl biri olduğu, bize karşı tutumu çok ama çok önemlidir. Uzun eğitim hayatımızın nasıl bir çizgide ilerleyeceğine büyük oranda şekil verir. Bir insanın hayatının üzerinde bu kadar güçlü ve anlamlı bir etkiye sahip olmak büyük bir sorumluluk, bilinç ve bilgi gerektirir.
Birçoğumuzun geçmişinde öğretmeniyle paylaştığı olumlu ya da olumsuz bir anısı vardır ve bu anıyı unutulmaz kılan hayatımıza uzun vadeli etkisidir. İlkokul öğretmenimin her sabah tahtamızın köşesine yazdığı “ Kendine yapılmasını istemediğiniz bir davranışı başkasına yapmayınız.” sözü hala üzerimde etkilidir. Kendimize güvenimizi, toplum içinde sergilediğimiz davranışlarımızı, düşünmeyi, düşündüğümüzü aktarabilmeyi, yardımlaşmayı, paylaşmayı, kendimizi ve yeteneklerimizi keşfetmeyi, doğruyu ve yanlışı, özür dilemeyi, affetmeyi, başkasını haklarına saygı duymayı ve daha yüzlerce bizi insan yapan noktayı öğretmenimizden okulda öğreniriz. Öğretmenimiz ile kuracağımız sevgi dolu, yürekten bir bağ bizi psikolojik olarak olumlu yönde etkileyecektir. Bu okul başarısına ve hayat başarısına aynı oranda yansıyacaktır.
Öğretmenlik geçici bir heves olamayacak kadar önemli bir meslektir. Bilinçli, vicdanlı, kendini geliştirmeye açık, idealist, sorumluluk bilinci gelişmiş öğretmenler yetiştirmek bir ülkenin geleceğine yapacağı en büyük yatırımdır. Öğretmenlik mesleği manevi hazzı yüksek ve sorumluluğu büyük bir meslektir. Meslek aşkına sahip bir öğretmenle eğitim hayatına başlamak bir öğrenci için şans olamayacak kadar önemli bir haktır. Bu konuda sağlam politikalar ve planlar oluşturmak bir ülkenin insana ve insanına verdiği değeri göstereceği alanlardan biridir.
Baş öğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk`ün de dediği gibi " Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." Dilerim herkes eğitim yolculuğuna sevgi dolu ve vicdanlı bir öğretmenle başlar. Tüm öğretmenlerimin ve öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutlarım.