Öncelikle ünlü fizikçi Albert Einstein’ın şu sözünü hatırlatmak istiyorum;
" Korkarım ki bir gün teknoloji, insan iletişiminin ve yakınlaşmasının önüne geçecek ve aptal bir nesil ortaya çıkacak. "
Ne yazık ki günümüzde Einstein’ın bu tezini doğrular biçimde davranışların ortaya çıktığına tanık oluyoruz. Teknoloji birçok kavramın konusunu oluşturacağı için burada bilişim teknolojisine bağlı olarak yeni nesil mobil bilgisayarların ve internetin insan iletişiminin üzerindeki olumsuz etkilerini ve bu nedenden dolayı asosyal kişiliğe bürünen günümüz insanının tutum ve davranışlarını düşünmenizi sağlamak istiyorum.
Elbette teknolojik ürünler, doğru kullanıldığında bizlere sunduğu yararlar, kazanımlar yadsınamaz. Ancak ailemize ve arkadaşlarımıza ayırdığımız zamanımızda yani sosyal yaşantımızı etkileyecek şekilde bu ürünleri elimizden düşürmüyorsak ve bu davranışlarımızın öz kültürümüzü unutturacak biçimde bir hal almaya başladıysa; burada bir problem var demektir. Davranışlarımız ve tutumlarımız yozlaştı, o küçücük ekranın içindeki dünyada harcadık bütün zamanımızı, aynı zamanda kendi psikolojimizi de bozarak eriyip yok olup gittik. Yeri geldi birilerinin bizi beğenmesini, yorum yapmasını görebilmek için sabahlara kadar uyumadık hatta çarptık kırdık. Mutluluğumuzdan, ailemize ayırdığımız zamanımızdan çaldık hep. Çünkü somut olarak hiçbir şeyi umursamıyoruz, varımız yoğumuz soyut mekanlarda, bu sebepten dolayı her geçen gün biraz daha gerçek hayattan silinip gittiğimizin, bireyselleştiğimizin ve üzerimizde derin yaraların açıldığını fark edemiyoruz edemeyeceğiz de. Modern teknoloji bu konuda insanların üzerinde entegrasyonunu sağlamak istediği şeyi başardı, uyuşturulduk. İnsanların büyük çoğunluğu mobil bilgisayar, internet veya benzeri cihazları enformasyonel bilgi üretimi veya eğitim amaçlı değil de, ne yazık ki zaman geçirmek eğlenmek veya oyunlara yüzlerce lira para yatırmak ya da farklı kimlikler ardına gizlenerek diğer insanları kandırıp duygularıyla oynamak, dolandırmak ve zarar vermek için kullanmaktadırlar. (…)
Bu tarz olumsuz davranışların örnekleri oldukça fazladır. Değerlerin yozlaşıp yok olup gitmesine ve yepyeni alışıldık dışı tutumların var olup gelmesine sebep olan bu davranışlar sorgulanmazsa zaman içinde daha ağır bir duruma dönüşebileceğini fark etmeliyiz. Bu konuyla ilgili olarak Prof. Dr. Mehmet ÜNAL yaptığı bir konuşmasında şu sözleriyle dikkat çekiyor.
Serdar Tozluoğlu (30.09.2015)
"ÇOCUKLARDA BİLGİSAYARIN OLUMSUZ ETKİLERİ
Bilgisayar asosyal yapıyor.
Bilgisayar bağımlılığı gençlerin asosyal yetişmesine neden oluyor.
Bilgisayar bağımlılığının gençlerin asosyal yetişmesine yol açtığı, bu nedenle gençleri bilgisayar başından çekecek alternatif uğraşlar bulunması gerektiği bildirildi.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ünal, yaptığı açıklamada, çağın teknolojisi internetten faydalanmayı her çocuk ve gencin bilmesi gerektiğini, ancak bilgisayar başında geçirilen zamanın dozu kaçırıldığında fayda yerine zarar verdiğini belirtti.
Prof. Dr. Ünal, "Ergenlik döneminde çeşitli ruhsal ve fiziksel değişimler yaşayan günümüz gençliği maalesef bilgisayar başında asosyal, içine kapanık, çevresiyle iletişim kuramadan yetişiyor. Bu durumdaki çocuklar ilerde daha fazla ruhsal sorun yaşıyor" dedi.
Topaç, sek sek, saklambaç, kör ebe gibi oyunları bilmeden yetişen kent gençlerinin boş zamanlarının neredeyse tamamına yakın bölümünü internet başında geçirdiğine dikkati çeken Prof. Dr. Ünal, şunları söyledi:
"Bilgisayar oyunları ve internet, olumlu etkisinin yanında gerçeklik sınırlarını bozmak, saldırganlığı özendirmek gibi sakıncaları da getirdi. İnternet başında geçen zaman arttıkça gençler gerçek dünyadan adeta kopuyor, asosyalleşiyor. Çocukluklarını bile yaşayamayan yeni nesil internet yüzünden ailesinden bile kopuyor."
"Aileler Başlangıçta Göz Yumuyor"
İnternet başında saatlerce kalan çocuk ve gençlere başlangıçta ailelerinin de göz yumduğunu belirten Prof. Dr. Ünal, şunları kaydetti:
"Çünkü, çocuk evde bilgisayar başında oturdukça ailesinin gözü önünde oluyor, dışarıda edinebileceği kötü arkadaşlardan da uzak kalıyor. Oysa bir de madalyonun öteki yüzü var. O da internette çocukları şiddete, uyuşturucuya, intihara ya da yanlış arkadaşlara yönlendiren sitelerin varlığıdır. Bir de intiharı özendiren sitelere girip chatler yapmaya başladığında, yanlış arkadaş grubuna adım atmış demektir."
Prof. Dr. Ünal, ailelerin internetteki tehlikeyi fark ettiklerinde önlem alma yoluna gittiklerini ifade ederek, "Ancak bu önlem alınırken gençlerle doğru iletişim kurmak gerekiyor. Çünkü en ufak bir yanlış yaklaşım onları intihara kadar sürükleyen sonuçlar doğurabiliyor" dedi.
Çocuğa baskı yapmadan onu bilgisayar başından kaldırmanın yollarının aranması gerektiğini, bunun en geçerli yolunun da spor olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ünal, şöyle devam etti: "Sosyal çekiniklik içindeki içine kapanık, gülmeyi unutmuş gence sevgi dolu bir bakış, güler yüz, tatlı birkaç söz yaşamsal manevi gıdalardır.
Ailece televizyon izlemeyen, misafirliğe gitmeyen, internetteki sanal arkadaşlarıyla yetişen gençleri bilgisayar başından çekecek alternatif uğraşlar bulunmalı. Bu uğraşların en doğru seçeneği de spordur. Çünkü, spor kişiyi katılımcı ve sosyal kılar. Yüzme, basketbol, tenis, jimnastik ya da çocuğu ilgi duyacağı herhangi bir spor alanına ya da müzik kurslarına yönlendirmek en doğru seçenek olur. "
Prof. Dr. Mehmet ÜNAL
Kaynak: MEB. ANKARA - ETİMESGUT - ETIMESGUT REHBERLIK VE ARAŞTIRMA MERKEZI http://etiram.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/06/27/752944/icerikler/icerikler/cocuklarda-bilgisayarin-olumsuz-etkileri_358471.html TRT 1 Haber