Değerli okurlarım, bir süredir sizden ayrı kaldım. Bunun nedeni yazmaya bir süre ara vermek istememdi. Vatandaşlara soruyorlar: “Ülkemizde orucu ilk ve son olarak hangi ilimiz açar?” Verilen yanıtlara bakın: “Ankara. Çünkü cumhurbaşkanımız orada. En son Diyarbakır. Oruç zor tutulduğundan.” “Adana. Çünkü plakası 01. En son da 81 Düzce.” “İstanbul. Çünkü nüfusu en çok.” “Konya. Mübarek şehir olduğundan” Düşündüm, “Sen bu cahil, gerçeklere karşı kör olan kesime neyi anlatıyorsun?” dedim. Ama bu toplumu aydınlatma görevimi yapmazsam da vicdanen rahat olmayacağım. Onun için devam diyorum.
Bugüne dek ne yazdım, ne yorum yaptıysam hep doğru çıktı. Öyle ki yazdıklarımın yanında bir de yazamadıklarım bile. Örneğin açılım, çözüm süreçleri ortaya atıldı. Terör örgütü eylem, hükümet operasyon yapmama sözü verdi. Biz “Buna aldanmayın silah bırakılmazsa olmaz. Yanlış” dedik. O zaman “Terör bitti. Artık kan akmıyor. Hoca sen yoksa her gün şehit haberleri gelsin mi istiyorsun?” diye bana karşı çıktınız. PKK’nın silah bırakıp ülkeyi terk etme kararı havada kaldı. Süreci başlatan, tüm bunların sorumlusu hükümet, olanları yalnızca izledi. Çözüm sürecine zarar gelmesin diye de iyi niyetli olarak valiler, kaymakamlar, polisler, askerler elleri kolları bağlı beklediler. Süreç beni haklı çıkardı. Birisini başkan yaptırmayacaklarını söyleyince kan gövdeyi götürdü. Ve itiraf: ALDATILDIK.
Fethullah Gülen’e iktidar tarafından methiyeler düzülürken biz yine uyardık. Mecliste muhterem Hoca Efendinize laf söyleyen rahmetli Kamer Genç’i bir linç etmedikleri kaldı. Birlikte Ergenekon ve Balyoz safsataları ile önce orduyu bitirdiler. Hatırlayın birisi bu davanın savcısı idi. Ardından hukuk elden gitti. Atatürkçü subaylar, hâkim ve savcılar tasfiye edildi. Yerleri cemaatçilerle dolduruldu. Sıra eğitime geldi. 4+4+4 ile laik ve çağdaş eğitim bitirildi. Bu ülkeye sadece imam gerekli diyen zihniyet okulları imam hatibe çevirmede rekor kırdı. Öfkeleri, daha önce İmam Hatiplerin ortaokul bölümünün kapatılması idi. Oysa İmam Hatipler meslek lisesidir. İmam Hatip Liseleri dışında hangi meslek lisesinin ortaokul bölümü vardı?” Sonunda çıkarlar çatıştı, bazı şeyler paylaşılamadı ve yine kıyamet koptu. 17/25 Aralık derken ardından 15 Temmuz. Ve yine aynı itiraf: ALDATILDIK.
Liderinizin kardeşim dediği tüm ülke liderleri birer birer tarih sahnesinden silinmeye başladı. Yıllardır Türk dostu olan Kaddafi'nin başına NATO bomba yağdırdı, biz NATO’ya destek verdik. Yine Hüsnü Mübarek Mısır’da demir kafeste idamla yargılanıyor. Bir tek Rusya ve İran’ın desteği ile Esad direniyor. Türkiye'nin 2002 yılına dek dış politikada kazanılmış hakları, komşularıyla olan iyi ilişkileri 16 yılda yok edildi. Suriye için şöyle demiştim. “Suriye’deki olayı ben ülkemizdeki terör olaylarına, yani PKK olayına benzetiyorum. Suriye’de Esad’a karşı bir ayaklanma var. Bizde PKK ayaklanması da aynı. Aradaki fark Suriye’de rejimi değiştirmek. Bu olaya o devletin iç sorunu olarak bakmak gerekir. Nasıl PKK bizim iç sorunumuzsa.“ Biz ne yaptık? İşi Suriye’ye girmeye kadar götürdük. Oysa Atatürk’ün dediği gibi “Savaş zorunlu olmadıkça cinayettir.” Ancak topraklarımıza karşı bir saldırı olursa savunmak için savaş gereklidir. Burada İnönü’nün Türkiye’yi 2. Dünya Savaşına sokmamak için gösterdiği çabayı unutmamak gerekir. Sonuç: BAŞARISIZLIK.
CHP’nin camileri ahır yaptığı, geçmişte Kuran’ı özgürce okuyamama, namaz ibadetini yaptırmama yalanları görüyorum ki başarılı olmuş. Kuran okunmasını engelleyecekler, neden Kuran’ın, dinimizin daha iyi anlaşılması için tefsirini yaptırır? Neden çuvallar dolusu Kuran’ı Anadolu’ya dağıtır? Bunlar gerçek Kuran okunsun, din tüccarları halkı kandırmasın diye yapılmadı mı? Hala aynı kafalar sürüp gitmekte. Bunlara inananlar “CHP iktidara gelirse camileri yıkacak” sözüne de inanacaklar, biliyorum. Şimdiye kadar yıkılmamış da şimdi mi yıkacaklar? Ama nerde…
Nisan ayındaki Kutlu Doğum Haftası’nı CHP kaldırsa, “İslam’ın güncelleşmesi gerektiğini” biz desek ne dinsizliğimiz kalırdı, ne imansızlığımız. Örneğin “İran’ın İslam Devrimi Öncesi ve Sonrası” adlı yazımda mollaların İslam ile ilgisi olmayan yaptıklarını yazmıştım. İnsanları İslam’dan soğutmak istediğimi söyleyip benim inançsız ateist olduğumu, milletin dini değerlerine saldırdığımı, hocalar, imamlar yetişmese cenazemizi kimin kaldıracağını ve en önemlisi savunduğum laiklik uğruna son yolculuğa kiliseden gideceğimi uygun görmüşlerdi. Anlayış, algılama işte bu kadar.
Geçen hafta Atatürk İlköğretim Okulu’nda AKP iftar yemeği verdi. Allah kabul etsin ama yemek okul bahçesinde yapılmaz. Okul hangi parti olursa olsun partiye açılmaz. HDP de okul bahçesinde yemek vermek istese okul müdürü kabul edebilir mi? Rahmetli Levent Kırca burada sergileyeceği oyun öncesinde Kutsan Anadolu Lisesi’nde gençlerle buluştuğunda kıyamet koparıldı. Okul Müdürü Hikmet DİVRİK yerden yere vuruldu. Muharrem İnce Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne gitti diye Dekan görevden alındı. Neymiş? Siyasi imiş. Orası üniversite olduğu halde. İşin asıl önemli yanı oranın rezilce bırakılması, çocukların sağlığı. Bazı sivri akıllılar belediyenin işi ne temizlesin, diyor. Sizin evinizin bahçesinde yaptığınız kirliliği belediye mi temizler? Laf olsun. Cahillik ama konuşmaktan da geri kalınmıyor. Bu arada bu olayın duyulmasına imkân sağlayan başkan Hakan ŞENOYAR’a ve HABER TİRE GAZETESİ ekibine teşekkür ederim. Saygılarımla hoşça kalın.