Ihlamur ağaçlarının Mayıs ayı sabahlarında mis gibi koktuğu, Saathane Çeşmesi’nin etrafı park olduğu dönemlerde Kahveci Yaşar Koç’un karadut şerbeti ve Başargan Gazozu sattığı, Şehir Sineması’nın Çarşamba günleri bayanlara, geceleri ise 19.15-21.15 çift seans film oynadığı, Fıstıkçı Şevket’in arabası ile, Tahsin Aga’nın da sinema büfesinden çerez sattığı, film başlamadan önce makine odasından plak ile müzik yayını yapılarak, yayın başlarken ilk olarak da Zeki Müren’in “Gurbetten gelmişim yorgunum Hancı/ şuraya bir yatak ser yavaş yavaş” şarkısının yayınlandığı, Seha beylerin saray gibi evleri, Kantarcı İhsan’ın kantar atölyesi, Seha hocanın “kumkuma” dediği resim atölyesi, Cumhuriyet Halk Parti lokali, üst köşede föter şapkacı Selahattin ustanın atölyesi,Tamirci Refik usta, Bakkal Atıf Çiloğlu’nun bakkaliyesi, Helvacı Konyalı Ali’nin helva imalathanesi, Terzi İsmet ustanın terzihanesi, Canoğlu’nun pastanesi, parkın altında Yıldız Taksi, taksi durağının karşısında Sıtma Savaş Tire Şubesi, Kazım Meydeş Bey’in araba satış bürosu, Köşede Osman Efendi’nin kahvesi, bitişiğinde yine Şükrü Efendi’nin kahvesi. (Ramazanda bir ay süre ile tombala çekilişi yapılırdı) Ege Kahvesi ve Oteli, Züccaciyeci Münir, Terzi Ali, Foto Salih, Hikmet Özkul, Eczacı Zişan, yine Eczacı Hüseyin Kantur.
Bunların tam arka tarafında meşhur Gökçen Lokantası o dönemin en önemli lokantası yani bugünün restoranıydı.
İşte 1960′ların Yıldız Meydanı böyleydi. Aradan tam elli yıl geçmiş, birçok değişikliklere uğramış. Bundan sonra neler olur bilemeyiz…