Artık ülke'mizde iyi şeyler olsun istiyorum, yazılanlar, yaşananlar.

Son yılların önemli ve manidar ziyaretiydi, İRAN CUMHURBAŞKANI Hasan RUHANİ'NİN ziyareti. Konunun sebebini her halde yazmama gerek yoktur. Kürt petrolünün satışı meselesi ve 200’lük açığın hesabı. Gerçi ardında gemi dolaşa dolaşa yamadılar bir ülkeye ya son anda sattılar, ardından BAYRAK krizleri, eline bir şey alan, arkasında küçük bir aferin bulan, MİLYONLARCA ŞEHİT verilerek alınan BAYRAĞIMIZA, açıkça saldırır oldu. Daha sonrada IŞİD'in konsolosluğumuz personeline rehin alma cüreti, neredeyse eller kollar bağlanıp çaresizce dona kaldığımız anlar. SURİYE'den iltica edip ADANA'da sorun çıkaran hatta ADANA'LILARI bulundukları yerde istemeyen bir topluluk, İSTANBUL, BURSA ve diğer büyük illerimizde gençliği tehdit eden bonzai tehlikesi, SURİYE'YE tırlar dolusu silahlar bir şekilde çıkarılıyor. Durduranlar yer değiştiriliyor ama içeri giren uyuşturucuyu kimse sormuyor.

İlçemizde yaşanan intihar vakaları sizce ekonominin gerçekten iyiye gittiğini mi gösteriyor?

Bu arada geçtiğimiz ay sn.Mesut ŞAŞMAZ İlçemize kadar yayılan gayri ahlaki çöküntüyü gayet güzel açıklamış. İbretle okuduk. CİZRE'DE, NUSAYBİN'DE yaşanan SURİYE'li kürtlerin ardı kesilmeyen olayları, BAŞBAKAN'IN büyük kızı İSRAİLE karşı eylemde, oğlunun gemileri İSRAİLDE, BAŞBAKAN'NIN yeni sevdası CUMHURBAŞKANLIĞI seçimi. Eyvallah da ÜLKE bir tarafa MECLİS ayrı bir tarafa gidiyor. Anlamak mümkün değil. Ayan beyan belgelenen 4 BAKAN'IN olayları, fezlekeleri MECLİSE gelir gelmez, aynı süratle sıralama yapılmadığı için tekrar SAVCI'lığa geri gönderilir. Neresinden tutsak elimizde kalıyor.

301 kişiyi kaybettiğimiz SOMA faciasını yazmadım. Yaz mevsimi geldi hala kömür dağıtımı hız kesmedi.

Somut bir şekilde diplomasimizde otorite boşluğu oluştuğu inkar edilemez.

Olayların görünen tarafları özetle böyle. 

Değerli okurlar:Kim ne yaparsa yapsın,"karanlıkta gebe kalan aşikare doğurur",bu ÜLKE'DE sadece iyi,doğru,dürüst YÖNETİCİLERİN failleri bulunamaz, diğerlerine ispat ve şahite gerek yok. Ne kadar gizlenirse gizlensin, çirkin koku kendini açığa çıkaracaktır.

Adamın biri bir gün hac ziyareti yapmaya karar verir. Üzerindeki yüklü miktar nakdi en samimi olduğu arkadaşına emanet eder. Arkadaşı memnuniyetle emaneti teslim alır ve helalleşirler. Günler geçer, vatandaş hac vazifesini yapmış geri dönmüştür. Emanetini teslim ettiği arkadaşını bulur ve teşekkür eder. Emanetini geri almak için geldiğini anlatır.

-Dostum ben senden emanet felan almadım onu da nerden çıkarıyorsun? Der.

-Nasıl olur felanca ağacın altında verdim ya !

-Eh madem öyle bende kadıya şikayet ederim der.

Hacı,Kadı efendiye derdini anlatır. Kadı efendi emaneti alan adamdan -almadım ! cevabını alsada kendi yöntemini devreye sokar.

-Hacı sen bu parayı nerede verdin?

-Felanca ağacın altında,

-Peki parayı verdiğine şahidin varmı?

-yok.

-Öyleyse o ağaçtan bir dal getir de, belki dal sana şahitlik eder,

Hacı yola koyulur, giderde gelemez, kadı efendi parayı alana derki,

-Yahu bu adam gitti gelmedi, nerde kaldı? diye sorar,

İşte foyanın açığa çıktığı an gelir.

-"Kadı efendi o ağaç çok uzak bu gün gelemez" der ve kendi kendine vuku bulan gerçek gün yüzüne çıkar.

Daha nice üstü örtülmek istenen şeyler çıkar. Çıkar da, kim öle kim kala.

Saygı ve muhabbetlerimle.