Değerli okurlar izniniz olursa bu yazımda çoktandır düşünüp zamanın olgunlaşmasını beklediğim 2 B arazileri(orman vasfını yitirmiş araziler) ve diğer kamu taşınmazları hakkında olacak.
Önce büyükten başlamak istiyorum,içinde bulunduğumuz şu günlerde TV’lerde sık sık reklamlarını izlediğimiz işte “Ali Ağa ve Maslak” reklamları boy boy ekranlarda. Projeleri beğenmeyen, düşündükleri yaşam şekline hitap etmeyen projeleri kapsayan müteahhittin mağrurluğunu gösteren, arazinin nasıl ne şekilde imara açıldığı şahsımca anlamakta güçlük çektiğim bir orman arazisi.
Bu arada sizlere bir soru sormak istiyorum aynı şekilde sıradan bir vatandaş yine aynı arazide bir imar için teşebbüste bulunsa sizce ne olur? veya akıllara şu soru da gelebilir, adam her türlü gerekli izni ve prosedürleri uygun hale getirmiş niçin olmasın, değil mi? Bakınız değerli dostlar televizyondaki reklamlara yansımayan veya gerek görülmeyen malum arazi şeklini çok iyi biliyorum. Kısaca tarif etmeye çalışacağım, bir takım tarifler yapılıyor ama yinede ”mızrak torbaya sığmıyor” arazi tam bir orman içinde, hatta kuzeyinde Bahçeköy’deki İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ’NE  bağlı olan orman fakültesi var. Aynı yerde Bizanslılar dönemine ait o dönemde İSTANBUL’a su dağıtım amaçlı yapılan tarihi su kemerleri var ve batısı Seyrantepe’nin kuzeyinde ise camız çiftliği vardı hatta bu çiftliğin bir ucu şimdiki Galatasaray stadının olduğu Aslantepe’ye dayanır.  Ben oraya bağışlayın ama camıztepe diyorum çünki stad yapılana kadar o camız çiftliği mevcuttu. Neyse asıl konu bu bölge taa Marmara’nın Karadenizi’nden başlayıp Sarıyer, Kilyos, Zekeriyaköy, Bahçeköy,Demirciköy’ü içine alan Belgrad Ormanı’nın uzantısıdır. Maslak ise bu saydığım yerler ile (TEM)in arasında kalan nasılsa bu güne kadar kimselerin göremediği, görmeye cesaret edemediği bir ormanlık arazi. Nasıl olduysa şimdi imara açılıverdi. Aynı şekilde Beykoz’da Acarkent sitesi vardı bir zamanlar. Site malum BJK Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah ACAR’ındı. O dönemde ÇİLLER hükümeti döneminde nasılsa yapıldı, hatta site İSTANBUL’daki kalbur üstü zenginlerinin villaları olduğu için kısaca hatırlayalım, sitedeki özel silahlı görevliler resmi araçları birde devletin kolluk kuvvetlerini bile görev yapmalarına engel olmuştu.
Evet nereden nereye o yıllarda şimdiki yapılan orman talanı ile şimdinin arasında ne fark var anlayamıyorum. O dönemde gayri nizami olan işler şimdi önü açılarak veya deyim yerindeyse açılan gedikten faydalanarak meşru hale geldi.
 
Değerli dostlar aradan kaç yıl geçti? Ne değişti de orman arazileri el değiştirdi? Tutturdular bir (iki B)vasfını kaybetmiş orman arazisi, formülü işini yapan faydalanıyor. Beykoz’un HEKİMBAŞI, YENİMAHALLE, ÇAVUŞBAŞI semtlerindeki çoğu yerleşim birimi kaçak imar. İsteyen araştırabilir. Hatta bu belediye bu kaçak yapılara içme suyu olmadığı için tankerlerle kullanım suyu getiriyor hizmet adında. Yani belediye usulsüzlüğü meşru hale getirip göz yumuyor, niçin mi? artık onuda siz tahmin ediyorsunuzdur.
Peki biraz da kendimize  dönmeye ne dersiniz? Dağ köylerimizde ormanı yakarak içine ağaç dikerek belli bir zaman sonra araziyi lehimize çevirme işine. Öyle ya; iğneyi kendimize çuvalı başkasına batırmalı biraz. Tabi şunu duyar gibiyim bizimkiler onların yanında devede kulak. Ama unutmamalı bunların  tamamı kul hakkı. Bu hafta içinde bir vatandaş ile tanıştım. Evleri gece kondu imiş. Şimdi de yanmış ihtiyaç sahibi biri, hatta işe ve eve muhtaç ALLAH yardım etti bir iş temin edildi, ya ev?Merak eden olursa ev hususunda yardımcı olacak hemen buluşturabilirim.
 
Şimdi bir yanda kat trilyonları canım orman arazisine reva görülen kişiler, diğer yanda yurdumuzun bir çok yerinde aynı iş ve ev problemi olan vatandaşları kıyaslamakta sizden olsun.
Kim mağrur, kim mağdur?