Yeni Yıldan itibaren sizlerle “Kurşaklı’nın Penceresinden” başlığı altında birlikte olacağım. Önceden belirteyim ki yazılarım apolitiktir. Yazılarımda siyasal tartışmalara girmem. Bu benim insana saygımın somut bir ifadesidir. İyi bir gazeteci parçalayıcı değil bütünleştiricidir. Okuyucu benim yazılarımda neleri okuyacak? Kültür, sanat, edebiyat; yani çok şey…
Yukarı Mahallelerdeki bir çıkmaz sokağın hikâyesi, 1950’lerden bu günlere Tire’de yaşamış ünlüler ve anekdotları, Bir Ramazan akşamı Türkiye’nin son Meddahı Macar Hakkı Bey’in Alay Parkı’nda anlattığı bir öykü, sözcüklerle kısa bir müze turu, Necip Paşa Kütüphanesi’nin tozlu raflarındaki bir dergi veya kitabın raflarında Tire panoromaları – ki öykü bile olsa hayatımızın geçtiği yerlerdi ve çoğu şimdi kayboldu – İnsanların son 50 yıldaki özel hayatları veya kısaca Tire’de Özel Hayatın Tarihi. Sonra eski roman ve hikâyelerde Tire nasıl geçerdi; iftar ve sahurda Tire halkı ne yiyip ne içerdi, Ramazanlarda Tire nasıl eğlenirdi, Tire’deki Gayrımüslimlerin yaşayış, töre ve törenleri nelerdi?
Bu tür şehir sohbetlerini yazmanın bilindiği gibi bir yöntemi vardır. Okuyucumuz merak edecektir kimleri örnek aldım diye. Ahmet Rasim Bey, Burhan Felek ve Babam Mehmet Kurşaklı’yı örnek aldım. Onların yöntemlerini kendi bilgimle birleştirip bu yazıları yazacağım. Arada sözü babama bırakacağım. Onun bir şiir veya düz yazısını bu köşeden meraklıları okuyacaklardır. Ayrıca Tire’li veya Tire’de yaşayan değerlerimizle yapacağımız söyleşileri de halkımız zevkle okuyacaklardır.
Yeni Yıldan sonraki ilk yazımız “Lamartine ve Tire” olacaktır.
Buradan haykırıyoruz : Merhaba Tire!