Şu an Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Sayın R.Tayyip ERDOĞAN, Başbakanlığı döneminde, 2013 yılının başlarında (17-25 Aralık ihaneti gerçekleşmeden) Mardin Midyat’ta katılmış olduğu bir programda Türk Milliyetçiliği dahil her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldığını duyurmuştu. Bu tip bir açıklamada bahsi geçen şey “ırkçılık” ise Türk Milliyetçiliği; içerisinde Irkçılığa yer bulunmayan millet ve insan sevgisinden öte bir anlam taşımıyordu. Dünya üzerindeki Türk Milliyetçileri ise Allah ve Resulünün yolunda, Turan bayrağı altında mücadele etmeye yeminli kimselerdi.
Sayın Cumhurbaşkanı Irkçılık ve Milliyetçiliğin genel tanımlarını ve özelliklede Türk Milliyetçiliğine Türkiye’de ve Türk’ün hakim olduğu coğrafyalarda verilen anlamı, yüklenen misyonu bilmiyor muydu?
Tabi ki biliyordu. Başlatılan çözüm süreci… Çok özür diliyorum. Ülkemizi bölmek, kardeşi kardeşe kırdırmak için icra edilen çözülme sürecinin bir gereği olarak böyle konuşuyor olabilirdi. Çok küçük bir ihtimal Mardin deki demografik yapı gereği de böyle bir konuşma icra etmiş olabilirdi. İhtimaller üzerine fazla durmayacağım.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Sayın Başbakanı’nın (R.Tayyip ERDOĞAN-2013), Türk Devletinin kurucusu ve asli unsuru olan Türk Milletini sevmenin ve refahını istemenin yani Türk Milliyetçiliği…
Türk Milliyetçiliğini ayaklarının altına aldığı iddiasını ömrüm boyunca üzülerek hatırlayacağım. Üzülmemin sebebi Atalarımın Bozkurt başlı kabzalarından kan damlayan kılıçlarıyla yurtlaştırdığı topraklarda hüküm süren Türk Devletinin, Türk Milliyetçiliğine düşman bir iktidar tarafından yönetilmesi olacak.
Bugün neden bunları yazma gereksiniminde bulunduğum konusuna gelirsek. Dünya’daki siyasi gelişmeleri ve eğilimleri takip ettiğimizde aşırı sağ diye tabir ettiğimiz ırkçı partiler iktidara gelmekte yada iktidar ortağı olmaktadır. Özellikle 15 Temmuz İhanetiyle birlikte AKP iktidarı da milli bir grafik çizmeye çalışmaktadır. Fakat biz geçmişi unutmadık.
FETÖ, PKK, DAEŞ, YPG, Batılı alçaklar, dört bir koldan saldırırken AKP’nin değil Atalarımızın emaneti olan 1000 yıldır isimleri, rejimleri değişen Türk Devletine sahip çıkmaktayız. Tabi Hükümet olarak FETÖ’ nün düzenlediği Türkçe Olimpiyatları için paralar bastırdığınızı, PKK’nın size göre çözüm süreci bize göre çözülme sürecinde silah depolarken, hendekler kazarken görmezden geldiğinizi, PYD ’li Salih Müslim gibileri Türkiye’ye çağırdığınızı, Barzani gelecek diye havaalanımıza paçavralar astırdığınızı ve bunun gibi nicelerini unutmadık. Sözlerimi sonlandırmadan önce Seyyid Ahmet ARVASİ hocanın şu cümlelerini nakletmek istiyorum.
“Serge Hutin adlı bir Fransız masonun yazdığı <<Les Francs- Maçons>> kitabının 127. Sayfasında okuduğumuza göre, İslam dünyasında masonların, Cemaleddin-i Afgani ve Muhammed Abduh gibi <<din politikacılarını>> localarına kaydederek onların eliyle <<Dini, milli yapılara göre reforme ederek>> alemşümul İslam dinini bozmak, öte yandan Müslüman Kardeşler (Freres Musulmans) hareketi ile de <<İslam’da milliyetçilik yoktur,>> propagandası ile milletleri çökertmek ve bu suretle –çok kahpe bir planla- birbirine zıt <<İslamcı>> ve <<Milliyetçi>> sun’i düşman kamplar doğurmak istemişlerdir. “ (Türk-İslam Ülküsü I.Cilt)
O halde Türk Milliyetçilerine düşen görev, Devleti için mücadele ederken bu kamplaşmayı yaratmaya çalışanlara karşı Türk-İslam bütünlüğü ile karşı koymaktır. Allah’ın kılıçlığını yapan bir millet ve onun milliyetperverleri, Allah’tan başka kimse’ye boyun eğmeyecektir.
Rabbim kaleminizi- kılıcımızı keskin eylesin.