Ömrümün Kısa Destanı

Abone Ol
Ben de yazmaya heves ettim bir destan,
Hayatta yediğimiz kazıkların çoğu;
Bana gelmiştir yakından ve dosttan



1929 senesinde İlkokula başladım,
Mahallede çukudes oynayıp, köpek taşladım.
Babamım dört karısından tek oğlan olduğumdan
Nazlı büyüyüp, sülalenin hepsini haşladım.



İlkokulu pekiyi ile bitirdim,
Ortaokul olmadığı için bir senemi yitirdim.
Babamın hanında kahvecilik yapıp,
Müşterilere nargile, çay, kahve getirdim.



Okumak için dikiş tutturamadım bu işte.
Ortaokulun iki senesini okudum Ödemiş’te.
Son sınıfı Tire’de pekiyi ile bitirdim.
İstikbal vardı bu gidişte.



Kazandım Leyli meccane sınavını,
Allak bullak ettim Kabataş Lisesinin her yanını.
Orada bana “Şarlo“ adını taktılar,
Sahnede Kurşaklı’nın çıkardılar canını.



Matematik Hocalığı uzun zaman yapamadım.
Zahire ve un ticaretinde kazıklar atamadım.
Daha sonra matbaacılığa başladım,
Evrakı matbuaları kimseye satamadım.



Bir sene meskenimiz olmuştu bar.
Saçlarıma düşmeye başlayınca kar.
38 yaşında anamın ısrarı üzerine;
Aramaya başladım bir yar!



Okudular bana evliliğe ait tüzüğü,
Parmağıma taktılar altın yüzüğü.
Bir iken dört kişi oluverdik hemen,
Sıkmak icap etti bizim büzüğü.



Şimdi geçti ömrün 3/5 asrı,
Bundan sonra nideyim villayı, kasırı.
Yeterki gönül şen ve rahat olsun;
Yorgan yerine örterin üstüme hasırı!



İçimde yoktur hiç bir zaman gizli, saklı.
Kimi beni haksız bulur, kimi de haklı,
Bilmemneremden aşağı Kasımpaşa.
Böyle bir felsefe takip eder Kurşaklı.


Mehmet KURŞAKLI