Ormanlarımızı, içinde barındırdığı birçok bitki, hayvan ve mikroorganizmaları bir arada büyük bir sabırla misafir eden, biz insanlara en büyük tabii ve eşsiz bir hediye olarak tanımlayabiliriz.
Hiç farkına varmadığımız, hayvanların su kaynağı, kökleri ve dallarıyla selleri, heyelanı, toprak kaymasını, erezyonu önlediği, mevsimsel değişikliklerin usta aktörü, temiz hava deposu, rüzgarın kontrolü, yer altı ve yer üstünde yaşayan yabani hayvanların konforlu evi ve mutfağıdır.
Bitki örtüsü ve toprak içerisinde büyük miktarda karbon depoladığından adeta doğada termostat görevi yapar. Yazın aşırı sıcaklığını önlediği gibi kışında soğuğu önleyerek mucizevi bir soğuk sıcak dengesini ayarlar. Ayrıca su buharını yoğunlaştırarak güneşin ısısıyla yağmurların oluşmasını sağlar. Dikkat edilirse hastaları gerek rehabilite etmek adına, gerekse ruh ve pisikolojik terapi amacıyla neredeyse ormansız veya ağaçsız hastane yoktur. Hatta son yıllarda konut gereksinimli düşünülmüş bir çok siteyi orman içine (KAÇAK) imar edildiğinide biliyoruz tabi bu arada bir takım kişilerin çıkarları adına ormanlarımızın yok edilişine de şahit olmaktayız. Bizler de otomatik çalışan bu harika doğa makinasını nasıl beceriyor da dengeleri alt üst ederek bozabiliyoruz? İşte size kısa bir kaç örnek: Piknik alanlarındaki çöplerin,cam veya pet şişe atıklarının,temizlik amaçlı kullanılan kolonyalı mendillerin,mangal külü hatta sönmemiş kömürleri,el yıkama yerlerindeki deterjanlı suların açığa akıtılması, daha önemlisi ozon tabakasına zarar veren, HCFC(Kısa adıyla ozon tabakasının delinmesine ve sera etkisine neden olan zararlı gazlar) ormanlarımıza direkt etkisi olan kimyasal maddelerin kullanımı,buzdolabı ve klimaların gaz değişim esnasında doğaya salınan gazlar,yalıtım malzemeleri köpük ve straforlar,atık piller, otomobil egzos dumanı, BAZ İSTASYONLARI,bakımsız ve konrolsüz bacalar,kimyasal atıkları arıtım yapmadan doğaya salan fabrikalar!!Çocukluk yıllarımda 1977 li yıllar şehrimizin altından geçen küçükmenderes’te yazın yüzüyorduk,şimdi bırakın yüzmeyi gerçi son yıllarda görmedim ama kötü kokudan nefes almakta güçlük çekilir olmuştu, aklımıza hemen gelebilen başlıca ormana zarar veren,kendi kendimize sabote ettiğimiz ve vazgeçemediğimiz kötü alışkanlıklarımız.
Değerli okurlar bunlar sadece bazıları, gördüğünüz gibi günümüzde iç içe olduğumuz önem vermeden bilinçsizce kullandığımız,hem doğaya hem kendimize gözümüzü kırpmadan zarar verdiğimiz,alışkanlıklarımız maalesef.
YURDUMUZDAKİ ORMANLAR
ÜLKE’MİZİN 77.945.200 Hektar olan alanlarının 20.763.248 herktarlık kısmı ormanlarla kaplıdır.Hesaplamayı yüzde olarak ifade etmemiz gerekirse%26.6sı ormanlık alan olduğunu söyleyebiliriz. Bu alanların 9milyon hektarı iyi, 11 milyon hektarı ise bozuk ormanlar diye tanımlayabiliriz.Ormanlarımızın coğrafi bölgelere göre dağılımı ise1.KARADENİZ BÖLGESİ%25
2.AKDENİZ BÖLGESİ%24
3.EGE BÖLGESİ%17
4.MARMARA BÖLGESİ%13
5.DOĞU ANADOLU BÖLGESİ%11
6.İÇANADOLU BÖLGESİ%7
7.GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ%3
Sıralamaya göre kişi başı düşen verimli orman alanı ise 0.14 hektardır,ÜLKEMİZ’deki ormanların tamamını kapsayan kesimini sahil şeridinde oluştuğunu söyleyebiliriz,doğu karadeniz’den güneydoğu’ya uzanan sahil şeridindeki hat boyu.Gelelim bölgemiz’deki ormanların genel durumuna:akıllarda kalan yeşil EGE diye anılan bölgemiz istatistiki verilere göre hiçte öyle olmadığı anlaşılıyor,yukarıdaki sebeplerdende anlaşılacağı gibi ormanları tahrib eden nedenleri hiçte yabancı olmadığımız kanaatindeyim.Şu an 46 yaşındayım hatırlayabildiğim kadarıyla AYDIN iline bağlı GÜZEL ÇAMLI milli parkında 2 ,SEFERİHİSAR ormanlık alanda 1, ilçemiz GÜME (AYDIN) SIRADAĞLARINDA 2,MEHMETLER köyü üstündeki ormanlık alanda 1,KAZANTEPE mevkiinde1, olmak üzere toplam 7 orman yangınına üzülerek şahit oldum. İçinde yanan hayvanlar,yararlı mikroorganizmalar,geriye kalan büyük bir cehalet tablosu.Şimdide bölgemizde yer altı suları yok olma tehlikesiyle burun buruna,dolayısıyla ormanlarımızın tahribatından bölge olarakta nasibimizi almış durumdayız. Biraz 70li yıllara dönecek olursak bölgemiz sulu tarımın önde gelen havzalarından birine sahipti, yine o yıllarda yetiştirilen meyve ve sebzelerin kokusu ova yollarını kaplar,çarşı pazarda ise hangi meyvenin nerede satıldığı adeta kokusundan bilinirdi, çünki yine o dönemde şimdinin deyimiyle ekolojik tarım yapılıyordu,hayvanlar slaj nedir bilmezdi, kara kış gelmedikçe hayvanlara yem verilmezdi,yaz ve kış toptancı halinden hergün dışarı sebze ve meyve yüklenirdi kamyonlara,oysa şimdi YUNANİSTAN’dan gelme, suyu sünger gibi çeken kornişonu,bilinçsiz sulama yapılan tarlalar, dağdaki köylü amcamın üç tane incir ağacı için dekarlarca yeri yakıp yer açması,dağdan bilinçsizce kesilen DEFNE çalıları,bilinçsiz yapılan avcılık dağda ne yaban hayvanı bıraktı nede bitki örtüsü,yeri gelmişken birazda avcı arkadaşlarıma sitemim var, belki birilerinin zülfiyaresine dokunacağım ama , yinede bu doğa hepimizin.Av bile olsa hayvanlara dinimizce kaçma fırsatı verilir,gelin görünki şimdiki silahların tamamı neredeyse otomatik!!hayvanı bırakın kaçma fırsatını,nefes alma fırsatı bile vermiyorlar maalesef.Yasalarla belirlenmiş bir yasak tarihi elbette var, ama bizim avcı arkadaşlar ise o günü aylardan önce hazırlık yaparak adeta iple çekiyorlar,ha keza balıkçılar aynı zihniyette,o nedenle zaten balıklarında nesli tükeniyor,boğazın girişi SARIYER açıklarında her an 2 adet trol görmeniz mümkün,böyle doğa ,deniz,insanlara ne kadar faydalı olur? şimdiki damlama sulama sistemleri nihayet bir nebze ”imdat” çağrısı yapan doğaya biraz olsun yetiştiği kanaatindeyim. Değerli okurlar her şeyi kendi ellerimizle yok ediyoruz,sonrasımı?işte kötü bir son ama ülkeler arası su savaşları!!
Değerli okurlar; ”en iyi yasa ve kanun insanın kendi vijdanı ve merhametidir”bu iki ilke samimiyetle uygulanırsa inanın yaşadığımız ne orman, ne su, nede akla gelebilecek diğer olumsuzlukları yaşamayız.Herşey eğitim,kültür , saygı, medeniyet, paylaşım ve hoşgörü bu ilkelerden geçiyor.
Birde değerli okurlar,doğayı koruma ve çevre bilincini halk ile paylaşan kurumları sizlerle kısaca paylaşıp, ilçemizde biraz olsun çevremizdeki ormana uygun yerleri ağaçlandırarak hem doğanın dengesini düzenleme ,hemde görmeyi istemediğimiz,TİRE’mizde çıplak görünen yerlerin yeşil orman görüntüsüne kavuşması adına atılmış bir adım olur.Tabiki vatandaş olarak bizimde gayret ve müteşebbis düşüncelerimizin olması şart.
T.C ÇEVRE ve ORMAN BAKANLIĞI,
GREEN PEACE,
TEMA VAKFI,
ÇEKÜL VAKFI,
TÜRKİYE ÇEVRE KORUMA VAKFI(TÇV)
ÇEVKOR,
ÇEKÜD,
ÇEVKO,
TURMEP(TÜRKİYE TEMİZ DENİZ DERNEĞİ)
TÜDAV,
TÜRÇEV,
TÜRÇEK,
DOĞA İLE BARIŞ,
DOĞA DERNEĞİ
Değerli arkadaşlar yukarıdaki dernekleri biraz incelersek çoğunluğu 1990 yılı ve sonrasında kurulmuş,ama maalesef düşündürüyorki doğanın dengeside zaten o yıllardan sonra bozulmuş,sahillerimiz mavi bayrak alıyor ama içilebilecek yeraltı suları azalıyor,yığınla dernek var ama ormanlar,ırmaklar özelliğini yitiriyor,hijyene maksimum dikkat ediliyor ama, hastalık türleri çoğalıyor, NÜKLEER SANTRALLER, tasarlanıyor ama ormanlarımız yok oluyor,su olmazsa değerli dostlar ne orman olur,ne hava ,nede yaşam, (ARAF SURESİ 31.AYET)YİYİNİZ,İÇİNİZ AMA İSRAF ETMEYİNİZ!!..
TİRE VE ORMANLARI
Maltepeden toptepeye görünen çamlar,
Güme’de türlü meyve pinar ve sandal,
Ekilmeyi bekleyen,bir o kadar yabanlar,
Orman işletme,bilmiyorum TİRE için ne yapar.
Erezyonun, heyelanın, susuzluğun düşmanı,
Ormandır doğa’nın evi, hayvanların yatağı,
Ne ararlar sigarayla,içkiyle şu cennetin durağı,
Sevgi şevkat ister,güzel ormanlarımız.
Piknikte misafir eder, ciğerimizde oksijeni,
Mangalda kömür,hani kıymet bileni,
Ağacı keser, iş bilmez köylüleri
Ormancı görmez mi katil olan elleri?
İnsanlara ömür,doğaya desen verir,
Böğürtlen içinde sarmaşıkla şevişir,
Bir ağaçtan diğerine,hamak keyfi çekilir
Ateş yakma ormanda, herşey bizim içindir.
İki B ormanları devlete sorun oldu ,
Kestiler ağaçları, birden gözlerim doldu,
Nerde vatan severler,çıkmaz sesi soluğu,
Nükleer santrallere açtılar kolay yolu.
Toprak,ormanlar ,hava ve su,
Dünyamızın akciğer deposu,
Keçi,cam ve ateştir korkusu,
Geri dönüşü yok cehaletin doğrusu.
25.3.2012 PAZAR
SAYGILARIMLA.Kayhan SU