Haklarınızı savunmak için birleşiniz, düşmanın karşısına dikiliniz. Sesinizi duyurunuz, tüm dünyaya, “Ben Türküm, bağımsızlık bana atalarımdan miras kaldı, onu sana vermem” diye haykırınız.” M. Kemal ATATÜRK(Mayıs–1919 Havza)
M. Kemal, “1919 yılı Mayısının 19. günü Samsun'a çıktım.” diye başladığı Söylev’inde, genel durum ve görünüşü şöyle açıklar. Padişah işgalci devletlerin tüm isteklerini kabul etmiş, halkının geleceğini yok saymış, ordunun dağılmasına, yurdun her köşesinin işgaline izin vermiştir. Halk, yokluk ve yoksulluk içindedir; ama umutsuz ve çaresiz değildir. M. Kemal ATATÜRK önderliğinde ulusal kurtuluş savaşını yaparak işgalci emperyalist güçleri ülkeden kovar ve bu mücadelenin sonunda köhnemiş Osmanlı düzenini yıkarak tam bağımsız, ulus iradesine dayalı demokratik, laik ve çağdaş bir cumhuriyet kurar.
Bugün, Ata’mızın bu yüce eseri üzerinde oyunlar oynanıyor. O’nun en büyük devrimlerinden biri olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti bölünüp parçalanmaya, Cumhuriyetin en temel taşlarından biri olan laiklik ortadan kaldırılmaya, Türkiye otoriter bir din devletine dönüştürülmeye çalışılıyor.
4+4+4 eğitim yasası ile Atatürk Devrimlerinin temel yasalarından eğitim ve öğretim birliği yok edilip, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğini karartılıyor. Yurdumuzu bölmek isteyen teröristlerle müzakere masasına oturuluyor, sözleşmeler yapılıyor, her gün, yurdumuzun her yanından şehit cenazeleri kaldırılıyor. Aydınlar, bilim adamları, gazeteciler, teröre karşı mücadele etmiş subaylar zindanlara atılarak susturulmaya ve halk sindirilmeye çalışılıyor. Ulusal bayramlarımızda, kutlama törenleri ya kısıtlanıyor ya iptal ediliyor. Ülkemiz BOP projesine ortak yapılarak birilerinin çıkarları için savaş bataklığına sürüklenmek isteniyor. Devletçilik, laiklik, halkçılık ilkelerinden sonra sıra cumhuriyetçilik ilkesine geliyor. Cumhuriyet döneminde kurulan sanayi tesislerimizden elimize ne kaldı?
Birileri bu ülkeyi kurtarması için Atatürk’ü, Anadolu’ya padişahın gönderdiğini, Rusya’dan gelen para ve silah yardımını Enver Paşanın organize ettiğini, Çakmak Paşa ve Karabekir Paşa olmasa bu savaş kazanılamayacağını, söyleyebilir. Elbette bu bir ekip işidir. Savaşlar başarılı ve başarısız komutanları ile hatırlanır. Sonuç olarak Kurtuluş Savaşının Komutanı olmak Atatürk’e nasip olmuştur. Tüm dünya O’nun başarısı konusunda hemfikirken, bugün O’nu dolaylı yoldan karalamaya çalışmak saçmalıktır. Yılmaz Özdil’in dediği gibi “Atatürk posteri taşıyoruz diye tutuklanacağımız günler” yakın mı?
Bugün şeriatla yönetilen İslam ülkeleri Türkiye’yi örnek alıyorsa, krallıkla değil cumhuriyetle yönetilmek istemelerindendir. Öyleyse bizim öncelikle yapmamız gereken şey Cumhuriyetin bu ülke için gerekli olup olmadığını düşünmektir. Bugün kadın-erkek ayrımı gözetilmiyorsa, birlikte eğitim yapılabiliyorlarsa, kadınlar sokakta özgürce yalnız dolaşıp, araba kullanıp, istedikleri gibi giyinebiliyorlarsa bu Cumhuriyet’in sağladığı özgürlük ortamı sayesindedir. Şeriatla yönetilen ülkelerde kadının konumunu görmek isteyenler “Kızım Olmadan Asla” filmini izlesinler. O zaman bize cumhuriyeti armağan edenlere ne kadar borçlu olduğumuzu göreceklerdir.
Bir çevremize bakalım. Her şeyin cumhuriyetin eseri olduğunu görürüz. Kentler, kasabalar, yollar, üniversiteler, fabrikalar, hatta TBMM, tümü cumhuriyetin eseridir. “Her şeyi biz yaptık” diyenlere soruyorum: “Cumhuriyet olmasaydı hangi toprak üzerine yapacaktın fabrikaları, yolları? Bunları yapan mühendisler, ekonomistler, profesörler on yılda mı yetişti?” Sizlerin o makama gelmeniz bile cumhuriyet sayesinde. Bu yüzden ne kadar uğraşırsanız uğraşın, ne cumhuriyeti yıkabilirsiniz, ne de Atatürk’ü, ilke ve devrimlerini unutturabilirsiniz.
Kurtuluş Savaşının en zorlu koşullarında bir araya gelen Türk Ulusu, emperyalizmin ve destekçilerinin oyunlarını bugün de bozacak ve ulusal bir yönetimin önünü açacak güce sahiptir. Bu güce inanıyoruz. İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy’un:
“Sahipsiz olan bir memleketin batması haktır,
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.''
Sözlerini hatırlayalım. Ve uykumuzdan uyanalım. Geleceğimiz korkulu rüyaya dönüşmekte. Uyanmazsak, gelecek kuşaklar bize lanet okuyacaklar! Atatürk ve silah arkadaşları soruyorlar: “Biz kanla kazandıklarımızı, para ile satın diye mi size emanet ettik”. Cumhuriyeti bize hediye edenlere biraz borcumuz varsa gelin onları rahmet ve minnetle analım. Ve şu sözü hep birlikte söyleyelim:
“Sonsuza dek Cumhuriyet, sonsuza dek Atatürk,”
Saygılarımla hoşça kalın.