Bundan böyle bu köşede sizinle beraber olacağız, inşallah. İmkânlarımız ölçüsünde tarih bilincimizi sınayacağız. Geçmişimizle farklı bir formatta yüzleşmeye çalışacağız. Tarih derslerinin sıkıcı kronolojik ezberci çizgisinden çıkıp, akıcı bir üslup giydirilmeye çalışılmış hikâyemsi anlatımla sizleri tarihimizle buluşturacağız.
Özellikle yüzyıl öncemizin önemli hadiselerini konuşacağız. Birbiriyle ilgili görünen, birbirine yaslanmış bilgileri ayıklayarak net bir resim çıkarmaya çalışacağız. Çıkan bu resmin günümüzde karşılığı var mı dır? Onu okumaya gayret edeceğiz. Böylece yakın tarihimizle yeniden yüzleşirken 3-4 kuşak önceki dedelerimizin bize ne demek istediklerini anlamaya çalışacağız. Acaba onların başına gelen bizimde mi başımıza gelecek?
Tarih tekerrürdür diyorlar. Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi;
Geçmişten adam hisse kaparmış…Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
“Tarih’i tekerrür” diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Acaba dedelerimize tuzak kuranların torunları şimdide bize mi, tuzak kuruyorlar?
Her türlü kirli oyunun içinde hangi devletler rol aldı.
Milletimize uygulanmak istenen gizli asimilasyon(kültürel ve dini değerler)planın yöneticileri kimlerdi?
Bu oyun kurucular hangi metotları kullanmışlardı?
Bu dönemde yaşayan bizler bunlardan nasıl ders alıp, nasıl sonuç çıkarabiliriz?
Bu ve buna benzer soruların tarihsel karşılıklarını okumaya çalışalım.
Dedelerimizin yaşadığı dramları biz yaşamayalım.
Unutmayalım ki, eğer dedelerimiz onların dedelerinin tarihinden ders çıkarmış olsalardı tarihimiz farklı bir seyirde gelişecekti.
Bize kalan miras,belki de bugün sahip olduklarımızdan çok farklı olacaktı.
Sezai Karakoç’un dediği gibi;
“ Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.
Halbuki biz sussak, tarih susmayacak.
Tarih sussa, Hakikat susmayacak.”