İstanbul başta olmak üzere Anadolu'nun tarihi dokusu, doğal güzellikleri rant uğruna talan ediliyor. "Yeter söz milletin" diye iktidara gelen DP döneminde başlayan bu yağma ile tarihi eserler yine birer birer toprağa gömülüyor. Tarihi yalılar ve konaklar, korumaya alınan(!) ve bir türlü onarılamayan yapılar birer ikişer yakılarak ortadan kaldırılıyor. Bugün bunlar halkımızın pek umurunda değil. Ama gelecek kuşaklar bugünlere bakıp bu tarihi değerleri çıkarları için yakıp yıkan ve bunlara siyasi çıkar gereği göz yumanlara hiç de iyi şeyler söylemeyecek.
Birkaç ay önce TV’de haberleri izlerken tarihi Hüseyin Avni Paşa Köşkü’nün yandığını öğrendim. Bu işin içinde kesin bir şeyler vardır, bekleyip görürüz, dedim. Kokusu çabuk çıktı. Ecdadımızla övünen toplumumuzun umurunda olmayan köşk yanıp kül olmuş gitmiş. Hani ecdat en mühim şeydi? Ecdadının malına sahip çıkamamışsınız, ne anlatıyorsunuz?
İçerisinde Hüseyin Avni Paşa Köşkü’nün de yer aldığı, 3 bin tescilli ağacın bulunduğu, 81 bin 511 metrekarelik Üsküdar’daki Fethipaşa Korusu, “milletin a.sına koyacağız” dediği iddia edilen Mehmet Cengiz tarafından satın alındı(% 65’lik bölümünü Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun(TMSF) ücretsiz olarak sattığı söyleniyor). Koruyu satın alan Cengiz İnşaat korunun içindeki köşkü restore edip kullanıma açacaklarını duyurmuştu. Ancak araziyle ilgili uzun süre bir şey yapılmadı. Koru özel mülk olduğu için vatandaşların giriş ve çıkışlarına kapalıydı.
23 Haziran 2014’te Anıtlar Yüksek Kurulu, Cengiz İnşaat’ın başvurusu üzerine Hüseyin Avni Paşa Köşkü’nün restorasyonu için gerekli ön izni vererek restorasyon sürecini başlattı. Karardan 5 gün sonra 28 Haziranda bir buçuk asırlık tarihi köşk şüpheli bir yangınla kül oldu. Burada koruyu Cengiz İnşaat’a satan TMSF’nin Meclis’e gönderdiği belgeler çok önemli. Deniyor ki:” Koruda geçici dahi olsa hiçbir inşaat yapılamaz. Bitki örtüsünün korunması esastır. Çıkabilecek yangın sonucu bitki örtüsünde tahribat olduğu zaman ağaçlar Boğaziçi’nin ekolojisine uygun seçilecektir.”
İtfaiye raporuna göre ahşap köşk tamamen, köşk çevresindeki ağaçlar kısmen yanmaktan dolayı zarar görmüş. Raporda “Tarihi köşkü yok eden yangının çıkışına neden olabilecek herhangi bir unsura rastlanmadı. Köşkte yangına neden olabilecek elektrik bağlantısı yok. Köşk için sigorta yapılmamış(Oysa 2002’de yıkılmadan korunması gereken 1. grup kültür varlığı kabul edilmiş)” denmesi köşkün kundaklama ihtimalini güçlendiriyor.
İşin bir de sonradan çıkan Mehmet Cengiz ve Bakan Bayraktar arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtları var. Koruyu satın alan Mehmet Cengiz, Bakan Bayraktar’a “Korudaki 85 dönüme 10 tane ev yapacağını” söylüyor. Bayraktar’ın “Sen 10 tane otel yaparsın ev olarak” sözü üzerine de “Ya 10 tane ev istiyorum otel motel istemiyorum” diyor. Yine ses kayıtlarında Bayraktar, Cengiz’i “Kardeşim sağa sola gidip diyorsun ki imar gelecek, sağda solda konuşma” diye uyarıyor.
Küfrünün sıfırlandığı gibi köşkün yanması da mahkemece verilen takipsizlik kararı ile sıfırlandı. Bir tarihi değerimiz daha imara açılma planına kurban edilip kül oldu. Restorasyondan anladıkları meğerse buymuş. Kasıt var diyenin istikbalinden olacağı apaçık ortada iken mahkemenin “kasıt var” demesini mi bekliyordunuz?
Bu yangın “Sırada hangi köşk var” sorusunu akla getiriyor. Çengelköy’deki Vahdettin Köşkü’nün bulunduğu 50 dönümlük alan Devlet Konukevi oluyor. Alana bir de helikopter pisti yapılıyor. Kanuni’nin kızı Mihrimah Sultan’ın şartlı bağışladığı Caddebostan’daki Tarım İl Müdürlüğü arazisi özelleştirme yolu ile satılmak isteniyor. Dönemin başbakanının İmam Hatipten arkadaşı Aziz Torun’un Bebek’teki tarihi yalıyı yıkıp yaptırmasının ardından, kızına burs vermesiyle tanınan Remzi Gür’ün yine Bebek’te Kortel Korusu’ndaki yalıyı tadilat ve güçlendirme kapsamında yıkarak yalıyı malikâneye dönüştürmesi yasaların Başbakan’ın arkadaşlarına işlemediğini gösteriyor. Gür’ün bu sarayı için çok sayıda ağaç kesildiği, dev kompleksin içinde 30 araçlık garaj ve bir helikopter pistinin yer aldığı belirtiliyor. Bunlar sadece birkaçı.
Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliği’nde 3 bin ağaç kesilip 150 dönümlük alana Cumhurbaşkanlığı Köşkü yapıldı. Hem de Danıştay’ın inşaatı durdurma kararına rağmen. Hukukun üstünlüğü konusunda attığı zaman mangalda kül bırakmayan 12. cumhurbaşkanı yargının bu kararını umursamayıp “Yaparım da, otururum da” dedi. Oysa bu çiftliği Atatürk “Gelecekte mirasçılarım çıkıp hak iddia etmesinler, burada tarımı geliştirici çalışmalar yapılsın” diye devlete bağışlamıştı. 650 milyon harcanmış köşke. Parası kimden çıktı acaba?