TAS KAFA SAÇ TIRAŞI ve THE BEATLES

Abone Ol

John Lennon tarafından 1957 (1960) yılında kurulan ve Batı müziğinde İkinci Dünya Savaşı sonrası önemli bir makas değişikliğine yol açan The Beatles grubu ile son zamanlarda gençlerin berberlerde/kuaförlerde en sık tercih ettikleri “tas kafa saç” tıraşının ne ilgisi var diyebilirsiniz.

Ancak toplumları şekillendirmede sanatın ve sanatçının, popüler kültürün etkisini ele alırsanız bir noktada bu iki ucu aynı paydada toplayabilirsiniz.

2.Dünya Savaşı sonrası özellikle Avrupa’nın yaşadığı travma bireyleri, toplumu ciddi bir anlam arayışına sürüklemiş ve bunun neticesinde farklı yaşam tarzları ve bu yaşam tarzlarını destekleyen kültürel alt başlıklar oluşmaya başlamıştır.

“Hippi” akımı da bu buhranın ortaya çıkardığı bir üründü.

1960’lı yıllarda özellikle Avrupa’da hayatın anlamına dair pusulasını kaybetmiş, günü yaşamanın en büyük değer olduğuna inanan, toplumdan önce bireyi önceleyen bu akım dalga dalga yayılırken; özellikle ikinci dünya savaşı sonrası toparlanmaya çalışan ulus devletler için bir tehdit oluşturmaya başlamıştı.

Dağınık saç ve sakallar, öz bakımdan yoksun profiller, uyuşuk bir zihin ve üretim çarkına girmeyi reddeden bu fenotip o dönemde devletler, uluslar tarafından asla kabul edilemeyecek bir tarz oluşturuyordu.

Bu tarza elbette bir karşı cephe oluşturulmalı ve bilhassa o cephede “ideal” insan profili çizilmeliydi.

The Beatles işte bu noktada düzgün traşlı yüzleri, oturaklı sahne şovları, ütülü İtalyan takım elbiseleri ile adeta bu cephenin bayrak taşıyanı olarak görülmüştür.

“İngiliz Kraliyet Nişanı” alan bir grup düşünün...

Elbette The Beatles bu ölçekte kurulmuştur, Hippilik bir çürümedir vs. Yargılamalarında bulunmak haddimiz değil yahut bu sosyal mühendislik ve müzik bilgisine sahip değiliz.

Ancak kalemin, ezgilerin, notaların, afişlerin devletler nezdinde ne kadar önemli aparatlar olduğunu unutmayalım.

Gelelim “tas kafa saç” tıraşına...

Adını anmak dahi istemeyeceğim dijital platform dizilerinin ana karakterlerinin tercih ettiği, suç ve suça dair tüm unsurlarla özdeşleşen bu saç tıraşı, içerisinde bulunduğumuz dönemin dejenere şarkılarını dile getiren “şarkıcılar/rapçiler” tarafında da oldukça sık tercih ediliyor.

Kriminal olan her unsurla (uyuşturucu bağımlılığı, gasp, taciz, küfür, zorba hal/hareketler) neredeyse bitişik hale gelen bu tarzın dört bir koldan diziler, ana akım/dijital medya, popüler şarkılar ve şarkıcılar, futbolcular ve akla gelebilecek her popüler unsurla (sosyal medya fenomenleri) adeta genç kuşağımıza dayatılmasını masum bir kültürel hareket olarak görmek fazla iyimserlik olacaktır.

Suç ve suça dair tüm unsurları “güzelleyen”, o yola bir patika açan bu tarza karşın üretken, yaşadığı topraklara sadakatle bağlı, tarihi bilinci yüksek donanımlı bireyleri yücelten bir tarzın doğal yollarla oluşmasa dahi suni şekilde oluşturulup vitrine konması ve suçla özdeşleşen bu tarzın yerini alması sosyal çürümenin önüne geçmek adına atılacak bir adımdır.

Daha da önemlisi ise gençlerin ve hatta çocukların neden bu tarzı ve bu tarzın desteklediği hayatı benimsemelerini anlamak ve buna çözüm bulmaktır.

İşin en etkili ve doğal mücadele tarzı budur.

Yoksa neden bir saç tıraşı ile sorun yaşayalım ki?