Uludere Olayları

Abone Ol
Gelelim asıl konuya. Bazıları bu bir katliam diyor, bazıları yas ilan edelim diyor. Suçlu hemen lanse edildi. Tabi ki Türk Silahlı Kuvvetleri. Kısacası son dönemin şamar oğlanı. İyi de ne suçu var bu kurumun? İrdeleyelim.
Birincisi, bu ülkede yasalara göre kaçakçılık yasak mı? Evet. Kaçakçılar yakalandığında tutuklanıyor mu? Evet. Askerin dur ihtarına rağmen buna uymuyorlar mı? Evet. Peki, asker bu durumda ne yapsın? Aşağıdakiler ya terörist ise, ya sınırdan PKK’ya gizlice silah getiriyorlarsa. Kim bilecek. Askerliğimizi hatırlayalım. Önemli bir bölgeden geçerken bir parola belirlenir, bu parolayı asker de komutan da bilmek zorundadır. Komutan istediği kadar parolayı unuttum desin, bilmiyorsa geçmesine izin verilmez. Uyarıya uymuyorsa askerin ateş etme yetkisi vardır.
İkincisi, olayın geçtiği bölge neresi? PKK’nın yoğun olduğu bölge. PKK faaliyetleri, eylemleri ülkemizde yasal mı? Hayır. Kaçakçılık yaparken PKK’nın yoğun olduğu bölgelerden geçiliyorsa bu bir risk midir? Elbette. Demek ki risklerine katlanmışsın. Ya o katırlarda silah olsa ve gidip bir karakol basılsa. O zaman ne denecek? “Silahlı Kuvvetlerin istihbaratı iyi çalışmıyor.” Ki bunlar olmadı mı? 50 kişilik grup “kaçakçılardır” diye önemsenmese, 3 ay önceki gibi karakollar basılır, onlarca şehit verilir. Bu olay Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde oluşmadı. Teröristlerin dolaştığı bir bölgede, çatışmaların 20 gündür hiç kesilmediği bir bölgede yapıldı.
Burada benim anlamadığım bu kaçakçılar gayet rahat bir şekilde PKK’lıların cirit attığı bir bölgede nasıl dolaşıyor? Ya onların saldırısından korkmuyorlar ya da PKK onlara dokunmuyor. Neden acaba? Mühendisleri, öğretmenleri, sağlık memurlarını kaçırıp öldüren, polis aracı sandığı özel bir otomobile roketatarlı ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenleyip 4 kadının ölümüne neden olan bu örgüt kaçakçılara neden dokunmuyor? Acaba bir çıkarı mı var?
Konu öldürülen insan sayısı ise, Mavi Çarşı’da diri diri yanan insanları, İstanbul’da uzaktan kumandalı parça tesirli bomba ile öldürülen 16 yaşındaki Buse Sarıyağ ile Doyranlı’lı 28 yaşındaki jandarma uzman çavuş Mehmet Çağlar Bölük’ü, karakollarımızın uzaktan vurularak şehit edilen Mehmetçiklerimizi ve teröre kurban giden tüm şehitlerimizi ne çabuk unuttuk?
Bu bir savaş. Hiç sevmesek de, keşke hiç olmasa desek de, bölgede bir savaş, bir çatışma var. Kaza ile insanlar ölür, attığın bomba yanlış yere düşer, ama bu “sivil öldürmek için bomba attınız” demek değildir. O bölgede 30 yıldır sürekli bir çatışma var. Her yıl karakol basılıp onlarca asker şehit ediliyorsa bunların olması da doğal. Hoş olaylar mı? Asla. Ama bölgede PKK terörü olmasa bu olaylar belki de yaşanmayacak. Yanına gidilecek, kimlik sorulacak. Bölgede görev yapanların yerine kendinizi koyun, öyle yargılayın. Siz olsanız ne yapardınız?
Bu olay ne bir katliamdır, ne de kasıtlı yapılmıştır. Katliam, Nazilerin Almanlara, Sırpların Bosna’lılara, Fransızların Cezayirlilere, Çin’in Uygur Türklerine, Ermenilerin Hocali’de yaptığıdır, yaptıklarıdır. Kısaca, güçlünün güçsüze orantısız güç uygulayarak kıyım yapmasıdır.
Son olarak Uludere Kaymakamına yapılanları gördükten sonra ölenlerin kimler olduğu üç aşağı beş yukarı anlaşıldı. Her ne kadar masum oldukları iddia edilse de ölen 35 köylünün içinde birçok kişinin terörist veya yandaşı olduğu belirtiliyor. Yavaş yavaş her şey ortaya çıkacak. Ayrıca bu olayın Dersim'den farkı ne? Dersim’de de ayaklanmayı bastırmak için yapılan bombalamada terörle ilgisi olmayan insanlar da zarar görmüştü. Dersim olayını kaşıyıp bundan kendilerine pay çıkarmak isteyen birileri o dönemi suçlayıp özür dilemişti. Şimdi ne denecek bakalım?
Böyle acı olayların bir daha yaşanmaması, terörün bir an önce bitmesi dileğimle hoşça kalın. Saygılarımla.