Öncelikle söylenmesi ve anlaşılması gereken şudur ki Sendikalar çalışma hayatının içindedir  ve çalışma hayatında iş barışının korunması için olmazsa olmazlardan biridir. Sendikaların başkanları, temsilcileri ve yönetenleri çalışanlardan müteşekkildir. İşveren ya da işveren temsilcisi karşısındakinin sendikal faaliyetlerini işiyle ilişkilendirerek engellemeye çalışırsa ki bunu Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde en çok yaşayanlardan birisi benim. İşveren veya temsilcisinin burada yapmaya çalıştığı ahlaksızlığın en ileri seviyesi olacaktır. Nitekim de öyledir zaten.
        Öte yandan kendini sendikal faaliyetlere adamış bu faaliyetlerde yer alan kimseler bilmelidirler ki artık iki tane gömlekleri vardır. Birinci gömlek şahsının çalışma hayatıyla ilgili çalışan gömleği, ikinci gömlek ise tamamen farklı çalışanların haklarının korunup geliştirilmesine, iş barışının devamlığının sağlanmasına katkı koymaya yönelik sendikacı gömleğidir. İkinci gömleği giyen her kim olursa olsun bu gömleğin hakkını adam gibi vermelidir. İşte bu yüzden bürokratik bir yaklaşımla, Devlet Memurluğu zihniyetiyle sendikacılık yapılmaz. Şahsi kaygıları olan adamlar sendikacılık yapamazlar. İş barışını korumak ve Sivil Toplum Kuruluşu olmanın verdiği sorumluluğu taşımak için güçten medet ummak, güce boyun eğmek sendikacının işi değildir. Sendikacı gücünü kendine inanlardan, Bağımsız Türk adaletinden ve hukuktan almadığı sürece de sendikacı olamaz. Olsa olsa sendikacılık oynayan soytarı olur. Sendikacı sorundan yana değil çözümden yana tavır alan kişidir. Sendikacının toplumsal kaygıları kişisel kaygılarının önündedir. Sendikacı hukuk bilen, kanun ve yönetmelikleri iyi irdelemiş ve bilgisini iş barışının korunmasından, çalışanların hak ve hukukundan yana kullanan kimse olmak zorundadır. Bunun dışındaki sendikacıyız teraneleri masaldan öteye gidemez.
        Siz Çalışanların ve üyelerinizin hakkının hukukun işveren veya temsilcisi tarafından ihlal edilmesine göz yumuyor veya çanak tutuyorsanız sizden sendikacı olmayacağı gibi orası da bir sendika değildir zaten. Oranın kuruluş itibariyle adının sendika olması bir şey değiştirmez çünkü sendikaların adının sendika olması onların sarı, yandaş veya siyasal sendikalar olmasına engel değildir. Adının hakkını tam olarak veremeyen mücadele kültürü gelişmemiş kuruluşların adı her ne kadar sendika olsa da kendileri işleyiş itibariyle sendika olamazlar. Bu tür kuruyuşlar herhangi bir siyasi düşüncenin ardına kendilerini atarak ikbal toplamaktan başka bir işe de yaramazlar. Bunların kurucuları, temsilcileri veya yöneticilerinin bir tek gayesi vardır kişisel kaygılarıyla hareket ederek ikbal toplamaktır.    
        Uzun lafın kısası değerli okurlar; Bürokratik yaklaşımla ve memur zihniyetiyle sendika yönetilmez, Kişisel kaygılarla, hukuk ve adaletin yerine siyasi erki koyarak, çalışanın hak ve hukukun ihlal edilişine seyirli olarak veya çanak tutarak sendikacılık yapılmaz. Çalışanların nüfuzunu kullanarak makam mevki edinme amacıyla sendika kurulmaz. 
YANİ İDEOLOJİSİNİ, SİYASİ DÜŞÜNCESİNİ, İKBAL KAVGASINI, KİŞİSEL KAYGILARINI, KORKULARINI SENDİKA BİNALARININ DIŞINDA BIRAKAMAYAN ZİHNİYETTEN SENDİKAL MÜCADELE BEKLENEMEZ.
        Hoşça kalın Sağlıcakla kalın.