Razaman Bayramının 3. günü, halamlarla bayramlaşmak için İzmir’e doğru yola çıktık. Mahmutlar Köyünden İzmir’e doğru 2-3 km gittikten sonra sol tarafta dostum, diş doktoru Bülent Çerçi’nin şeftali bahçesi var. Yıllardır, o yol boyunda yalnızca Bülent Bey’in bahçe girişindeki bir direkte şanlı bayrağımız dalgalanır. Ayrıca, Bülent Bey bayrak konusunda çok da titizdir ve direkteki bayrakları sık sık yeniler.
O gün de İzmir’e giderken arabada olan annem; ‘’Oğlum bak, Bülent Beylerin bahçesi. Maşallah bayrağı da ne güzel?’’ deyince önce yavaşladım sonra durdum. Bahçedeler mi diye bakındım. Kimse yoktu. Yola devam ettik.
Bayramdan iki gün sonra bir yerel gazetede bir haber; ‘’Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun dünürünün bahçesinde yıpranmış bayrak asılı.’’ Şaşırdım. 3 gün önce bayrak yıpranmış değildi. Annem de gördü.
Bu nedir diye gazetecilere sordum. İki yerel gazeteci ile ve bir ulusal gazetenin muhabiriyle cumartesi ve pazar günleri konuştum. Durumu soruşturdum. ‘’Bu nasıl iş? 3 gün önce bayrak yıpranmış değildi’’ dedim.
Bunun üzerine gazeteciler; bayramın ertesi günü AKP Gençlik Kolu üyesi gençler bizi arayarak, ‘’Bomba bir haberimiz var! Ekmeleddin Bey’in dünürü bahçesinde yıpranmış bayrak asıyor. Bunu haber yapın!’’ dediler. ‘’Biz kabul etmedik. Ancak bir yerel gazete haber yaptı’’ dediler.
Amaç? Amaç: Bülent Bey’in üzerinden Ekmeleddin Bey’i itibarsızlaştırma gayreti. Çünkü kim ne derse, ne yaparsa yapsın Ekmeleddin Bey olumsuz bir şey yapmıyor. Cevap vermiyor. Bir şey bulamıyorlar.
Durumu öğrenince güldüm. Hani meşhur hikâyedir: Koyunla keçi yola çıkmışlar. Koyun bir yerden atlayınca kuyruğu havaya kalkmış arkası görünmüş. Keçi gülmüş. Koyun sormuş;’’Ne oldu?’’ Keçi cevap vermiş; ‘’ Kıçın göründü’’ demiş. Bunun üzerine koyun; ‘’ İyi de seninki hep meydanda ya’’ deyivermiş…
Şimdi hep birlikte buradan geriye bir bakalım:
-Ne mutlu Türküm diyene! Sözünü ortalıktan sildirenler bunlar değil mi?
-Öğrenci AND’ını okullardan kaldıranlar bunlar değil mi?
-Milli Bayramlarımızın kutlamalarını şehirlerden kaldırtanlar bunlar değil mi?
-Terörist başını muhatap alıp, açılım zırvası diye bir ucubeyi ortaya çıkaranlar bunlar değil mi?
-Cumhuriyet Tarihinde Türk bayrağının direklerden en çok indirildiği dönem bunların dönemi değil mi?
-Yahudilerin 10 yahudi dışında ‘’cesaret nişanı’’ verdiği tek insan bunların genel başkanı değil mi?
-Önce Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli mensuplarının sonra Türk emniyet teşkilatının kahraman mensuplarının itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı dönem bunların dönemi değil mi?
-Vatan toprağı sayılan Konsolosluk binamız basılarak Türk bayrağının indirildiği dönem bunların dönemi değil mi?
Ey sevgili Tire’liler bir tarafta bütün dünyanın tanıdığı; DÜRÜST, birleştirici, ilim ve devlet adamı. Ki o adamı 57 Müslüman ülkenin devlet ve hükümet başkanları(ki onlar çeşitli mezhep mensubudur) oy birliğiyle 9 yıl başlarına Genel Sekreter yapmadılar mı? Filistinliler ona; ‘’üstün hizmet madalyası’’ vermediler mi?
Eh… diğerlerini de hepiniz tanıyorsunuz!..
Son sözümde Ömer Hayyam’dan bir kaside:
‘’Celladına aşık olmuşsa bir millet,
İster ezan, ister çan dinlet,
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet,
Müstehaktır her türlü zillet!..