Aylardır beklenen olayla başlayalım. Burada yazdığımda ne demiştim? Fenerbahçe suçlu ise, yani şike yapmışsa 2. değil, 3. lige düşürülsün. Ama yargı beklensin. Savunmalarını yapsınlar. Yargısız infaz olmasın. Suçluluğu kanıtlanıncaya dek herkes suçsuzdur. Ama bizim çok bilgiç medya olayı öyle bir yere getirdi ki “Fenerbahçe şike yapmış, cezası ne olacak?”. Dikkat edin, bu olaylar gelişirken sözünün arkasında bir tek Fenerbahçe durdu. Ne dedi? “Ben suçlu değilim. Benim 1 puanımı bile silemezsiniz. Suçluysak kendimiz düşeriz.” Aziz Yıldırım’ın savunmasını takip ediyoruz. Hakkındaki iddiaların hepsine de cevap veriyor. O belge denen deliller bir bir çürütülüyor. Burada bunları yazmama gerek yok. Okuyun savunmayı. Peki, şimdi ne olacak? Ya Fenerbahçe’nin şike yapmadığı(ki başından beri buna inananlardanım) belli olursa. Bu kez bir grup “Fenerbahçe kollandı, her şey örtbas edildi.” diyecek. Bir grup basın da utanmadan “Fenerbahçe onur savaşını kazandı.” diye övgüler yazacak. Adım gibi biliyorum.
Sevgili sporseverler, hangi takımı tutarsanız elinizi vicdanınıza koyup düşünün. Hangi maçını geçen yıl kolay kazandı Fenerbahçe? Galatasaray’ı, Beşiktaş’ı, Trabzonspor’u yenen bir takım Ankaragücü ile Bucaspor’a para verip de mi maç alacak? Etik Kurulu maçları inceleyip şike olup olmadığına karar verecek. Benim baştan beri üzüldüğüm en önemli husus TFF’nin UEFA’ya karşı dik durmadığı idi. Diretselerdi Fenerbahçe aslanlar gibi Avrupa’da oynar, o oyuncuları da kaybetmez, Türkiye’ye iyi puan getirirdi. Bir söz vardır: “Meyve veren ağaç taşlanır.” Kabahat Fenerbahçe’de. Türkiye’de her branşta başarılı olursan olacağı budur. Aziz Yıldırım’ın dediği gibi bu Fenerbahçe’yi alaşağı etme operasyonu idi. Ama başaramayacaklar. Buradan bir övgü de Fenerbahçe taraftarına. 24 Şubat Cuma akşamı gece o soğukta hangi kulüp taraftarı saat 01.30’a dek mahkeme bahçesinde bekler. Saygı duymak gerek.
MİT YASASI
Geçen haftanın en önemli konusu olan ve hala tartışmaları süren MİT yasası ile ilgili yazıma hiç olumsuz eleştiri gelmedi. Sanırım daha önceki yazıma olumsuz eleştiride bulunan arkadaşlar bu olaya söyletecek söz bulamadılar. Savunulacak yanı yok ki, neyi savunsunlar. Bir iktidar düşünün, yapılan bir hatayı örtbas etmek için soruşturmaya izin vermeyecek. Hatta üstüne üstlük bu kişi için özel yasa çıkaracak. Bu kişi suçlu mu? Ancak ifadesi alındıktan yani soruşturmadan sonra belli olacak. Ama alınamıyor. Alınmasına izin verilmiyor. Neden acaba? Ucu bir yerlere varacak diye mi korkuluyor? İnsanın aklına her şey geliyor. PKK’nın yapacağı operasyonlardan haberi olan bu kişi eğer bunu ilgililere bildirmemişse,  o olayda şehit edilen askerlerin de sivillerin de öldürülmesinden ortak sorumludur. Şimdi askerlerden birisi, bir subay bunu bilip de gerekli bilgileri vermeseydi ne olurdu? Ben size söyleyeyim. Vatan haini ilan edilirdi. Yorumu sizlere bırakıyorum.
EĞİTİMDE 4+4+4 KAOSU
Eğitimde 4+4+4 şeklinde kesintili olarak uygulanacak olan yasa teklifinin mecliste kabul edilmesi gündemin bir başka önemli konusu. Bu uygulamanın ne gibi sakıncaları olacak? Şöyle sıralayalım:
Uygulanacak olan “4+4+4”lük sistem ile zorunlu eğitim aslında 4 yıla inecek. Eğitimin kalitesi düşecek.
Yeni uygulama ile kız çocuklarının okullaşma oranı düşecek. Çünkü ilk 4 yılın ardından açık öğretimin önü açılıp kız çocukların okuldan alınmasının önü açılacak, birçok kız çocuğu 4 yıldan sonra okula gidemeyecek. Yani erkek çocuklar işe, kız çocuklar eve.
4 yıllık eğitimin ardından çocuklar, meslek seçimi yapabilecek. Erken yaşta yapılan bilinçsiz seçimler çocukların geleceğini etkileyecek. Çıraklığa başlama yaşı da 11'e düşürüleceği için çocuk işçiliği yaygınlaşacak.
İlköğretim ikinci kademesinde farklı okul türleri bulunduğundan, merkezi sınav sistemi şart olacak. Çocuklar 2. sınıftan itibaren dershaneye gidecek. 10 yaşında sınavlara girecek.
Yeni sistemde öğrenciler 4. sınıftan sonra kıyafet konusunda rahatlayacak. Bilhassa kız öğrenciler rahatça başlarını örtebilecekler. Çünkü türbanlı öğrenciler örgün eğitim yerine açık öğretimde eğitim yapabilecek. Burada da tabi ki kıyafet serbest.
Burada amaç belli değil mi? İmam Hatip Ortaokulları yeniden açılacak. Dindar gençlik yetiştirilmeye başlanacak. Hoşça kalın, saygılarımla.