E İZMİR FUARI AÇILIYOR be kardeşim, daha ne olsun. Günler öncesinden hazırlıklar yapılır, İZMİR’e gitmek için tren mi? otobüs mü? kararlaştırılır. Genelde tren tercih edilirdi. Çünkü daha ekonomik, herkesin şimdiki gibi otomobili yoktu, nihayet o heyecanlı gün gelir,artık bir yıl boyunca yakın çevremizle paylaşabileceğimiz tatlı anıları ve anları yaşama vaktidir o günler. Hele hele fuar gezintisine birde 9 EYLÜL kurtuluş şenlikleri de ilave edilirse ballı kaymak, tadından yenmez.Biraz lüks ama zaman zaman olurdu.
Değerli dostlar girizgahımız izinsiz girilen bir bahçe gibi oldu ama ne yapayım bir anda o günler aklıma geldi. Eski heyecanı hissetmesek de işte mevsim yine aynı, duygular aynı ama nedense koşullar şartlar farklı olduğundan mıdır bilinmez, mekan aynı olsa da, zaman aynı olsa da, aktörler ve oynayanlar eski oyunları oynayamadığından sadeliğini, sıcaklığını samimiyetini şimdi kaybetmiş durumda. Kırk yaş ve üzeri kardeşlerimin gayet iyi hatırlayacağını tahmin ettiğim, eski İZMİR fuarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Her kesin durumuna göre bir eğlence,vakit geçirme ve birbirinden değerli anıları depolama adına bazıları yakın konu komşuyla,bazıları akrabalarıyla,bazıları ise kendi imkanlarını zorlayarak seza bir organizasyon yapılır,nihayet fuar dünyaya açtığı o görkemli kapılarını ziyaretçilerinide açmış olur,köylüsü,kentlisi,taşralısı,aşık ile maşuk kavuşmuş olur,tabi o kalabalık,izdiham tarifi güç bir görselliğe bürünürdü.Lunapark orta kesimin en büyük eğlence kaynağıydı,biraz imkanı olanlar ise geçmiş yılların popüler sanatçılarının basamak olarak kullandıkları gazinolara tercih ediyorlardı,şahsım adına bana hiç kısmet olmadı.
Kimler mi yoktu? örneğin;Emel SAYIN, Neşe KARABÖCEK, Orhan GENCEBAY, Ferdi TAYFUR, Bülent ERSOY, Bedia AKARTÜRK, Nuri SESİGÜZEL, Merhum Zeki MÜREN, Tanju OKAN ve bir çok sanatçının, müzik kadrosunun rekabet halinde olduğu bir okuldu fuar. İstanbul’da ÇAKIL GAZİNOSU NEYSE izmir’de FUAR oydu, tabi bu yıllarda İZMİR BEL BŞK. sanata saygınlığıyla bilinen Merhum İhsan ALYANAĞIN bu organizasyonlardaki fedakarlığı göz ardı edilemez.O yıllar mafyanın söz sahibi olduğu yıllar kolaymı?İSTANBUL,tepebaşından,çakıl gazinosundan,taksimden sök al getir İZMİR fuarına,İZMİR’de ise maksim gazinosunu Atalay NOYANER işletirdi, kübana,göl,dalyan gazinoları kendi içinde rekabet halinde idi,neyse fuar karış karış taa yabancı pavyonlarına kadar standlar gezilir,ne olacaksa ellerimizde bir ton saklanmak üzere broşürler,eşantiyonlar,bu arada poşet kültürüde yok,birde olmazsa olmaz paraşüt kulesi dibinde ballı İZMİR lokması,zaten hava sıcak,birde sıcak lokma,veya haşlanmış mısır veya süt san hazır dondurma, işte o an fuar gezilmiş demektir. Tabi bu saydıklarımız gece,bazıları otelde kalır, bazıları dönüş için otob.koop fuara has dönüş seferi ile geri gelir,artık yorgunluktan fuarı onlarmı gezdi ,ruhlarımı gezdi bilinmez.Çünkü ertesi gün malum bir gün önce komşuya emanet edilen mahsul,tarla, tütün,hayvanlar var, e.. komşunun da aynı işi olduğundan fazla ilgilenemez, artık küçük fuar hatırası veya TEKEL’in fuara has ürettiği ”fuar sigarası” ile dönmek neredeyse farz olur.İZMİR’de Kalanlar ise ertesi gün dokuz eylül şenliklerine veya vapur ie karşıyaka turu veya tarihi kemeraltı çarşısı tercih edilirdi,yalnız her fuar dönüşü şu serzenişi kimse ihmal etmemiştir;Fuar dönüşü yer altından geçen elektiriği bahane ederek çok yorulduk şikayetleri,be hemşehrim belki öyle ama, ayak üstünde neredeyse yedi saat gezmeye hangi vücut dayanır?tabi fuar gezerek bitmeli, sorulan her yeri anlatmalı, hal böyle olunca yorulmak ta kaçınılmaz.
Neyse değerli dostlar tren ile dönüşü tercih edenler ise bazen TORBALI aktarmalı,bazen direkt tren ile gelinir ama her halukarda tren TORBALI’da durur vee.. ekmek arası çöp şiş,dönüşün kapağıdır.İşte değerli dostlar bu haftada saksıdan sızanlar böyleydi,şimdi kaçta kaçımızda fuarı bir heyecan,bir birliktelik havasında hissediyoruz?bilmiyorum ama şunu gayet iyi belledim dostluk,samimiyet,küçük şeylerden mutlu olmanın insanlara mutluluk vermediğini artık daha iyi anlıyorum.
Değerli dostlar girizgahımız izinsiz girilen bir bahçe gibi oldu ama ne yapayım bir anda o günler aklıma geldi. Eski heyecanı hissetmesek de işte mevsim yine aynı, duygular aynı ama nedense koşullar şartlar farklı olduğundan mıdır bilinmez, mekan aynı olsa da, zaman aynı olsa da, aktörler ve oynayanlar eski oyunları oynayamadığından sadeliğini, sıcaklığını samimiyetini şimdi kaybetmiş durumda. Kırk yaş ve üzeri kardeşlerimin gayet iyi hatırlayacağını tahmin ettiğim, eski İZMİR fuarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Her kesin durumuna göre bir eğlence,vakit geçirme ve birbirinden değerli anıları depolama adına bazıları yakın konu komşuyla,bazıları akrabalarıyla,bazıları ise kendi imkanlarını zorlayarak seza bir organizasyon yapılır,nihayet fuar dünyaya açtığı o görkemli kapılarını ziyaretçilerinide açmış olur,köylüsü,kentlisi,taşralısı,aşık ile maşuk kavuşmuş olur,tabi o kalabalık,izdiham tarifi güç bir görselliğe bürünürdü.Lunapark orta kesimin en büyük eğlence kaynağıydı,biraz imkanı olanlar ise geçmiş yılların popüler sanatçılarının basamak olarak kullandıkları gazinolara tercih ediyorlardı,şahsım adına bana hiç kısmet olmadı.
Kimler mi yoktu? örneğin;Emel SAYIN, Neşe KARABÖCEK, Orhan GENCEBAY, Ferdi TAYFUR, Bülent ERSOY, Bedia AKARTÜRK, Nuri SESİGÜZEL, Merhum Zeki MÜREN, Tanju OKAN ve bir çok sanatçının, müzik kadrosunun rekabet halinde olduğu bir okuldu fuar. İstanbul’da ÇAKIL GAZİNOSU NEYSE izmir’de FUAR oydu, tabi bu yıllarda İZMİR BEL BŞK. sanata saygınlığıyla bilinen Merhum İhsan ALYANAĞIN bu organizasyonlardaki fedakarlığı göz ardı edilemez.O yıllar mafyanın söz sahibi olduğu yıllar kolaymı?İSTANBUL,tepebaşından,çakıl gazinosundan,taksimden sök al getir İZMİR fuarına,İZMİR’de ise maksim gazinosunu Atalay NOYANER işletirdi, kübana,göl,dalyan gazinoları kendi içinde rekabet halinde idi,neyse fuar karış karış taa yabancı pavyonlarına kadar standlar gezilir,ne olacaksa ellerimizde bir ton saklanmak üzere broşürler,eşantiyonlar,bu arada poşet kültürüde yok,birde olmazsa olmaz paraşüt kulesi dibinde ballı İZMİR lokması,zaten hava sıcak,birde sıcak lokma,veya haşlanmış mısır veya süt san hazır dondurma, işte o an fuar gezilmiş demektir. Tabi bu saydıklarımız gece,bazıları otelde kalır, bazıları dönüş için otob.koop fuara has dönüş seferi ile geri gelir,artık yorgunluktan fuarı onlarmı gezdi ,ruhlarımı gezdi bilinmez.Çünkü ertesi gün malum bir gün önce komşuya emanet edilen mahsul,tarla, tütün,hayvanlar var, e.. komşunun da aynı işi olduğundan fazla ilgilenemez, artık küçük fuar hatırası veya TEKEL’in fuara has ürettiği ”fuar sigarası” ile dönmek neredeyse farz olur.İZMİR’de Kalanlar ise ertesi gün dokuz eylül şenliklerine veya vapur ie karşıyaka turu veya tarihi kemeraltı çarşısı tercih edilirdi,yalnız her fuar dönüşü şu serzenişi kimse ihmal etmemiştir;Fuar dönüşü yer altından geçen elektiriği bahane ederek çok yorulduk şikayetleri,be hemşehrim belki öyle ama, ayak üstünde neredeyse yedi saat gezmeye hangi vücut dayanır?tabi fuar gezerek bitmeli, sorulan her yeri anlatmalı, hal böyle olunca yorulmak ta kaçınılmaz.
Neyse değerli dostlar tren ile dönüşü tercih edenler ise bazen TORBALI aktarmalı,bazen direkt tren ile gelinir ama her halukarda tren TORBALI’da durur vee.. ekmek arası çöp şiş,dönüşün kapağıdır.İşte değerli dostlar bu haftada saksıdan sızanlar böyleydi,şimdi kaçta kaçımızda fuarı bir heyecan,bir birliktelik havasında hissediyoruz?bilmiyorum ama şunu gayet iyi belledim dostluk,samimiyet,küçük şeylerden mutlu olmanın insanlara mutluluk vermediğini artık daha iyi anlıyorum.
Bu arada eski günleri tekrar yad etmek isteyen dostlarımıza ,31.ağustos ile 9 Eylül arası fuar 81.kez yine herkese açılıyor ziyaret ederseniz bizlerle paylaşmayı unutmayın.
SEVGİ ve MUHABBETLERİMLE…
SEVGİ ve MUHABBETLERİMLE…