Değerli okurlar kalabalık şehirlerin meydanlarında, cadde başlarında, kitlenin yoğun olduğu yerlerde, hep şu bildik, tanıdık, aşina kareleri görmüş olmalıyız. Bazen bir müzik ensturmanı çalarken, bazen mendil su satarken, bazen tartı  başında, bu iş kollarıyla meşgul, bizden birileri olan kardeşlerimiz. Gönülleri çok yumuşaktır ama asaletleri ve seza davranışları topluma kitaplık çapta dersler vererek ibretlik davranışların temsilcileri olurlar. Bir kesimi ise halk ile bütünleşme arzusu olupta beraber olamayan engelli vatandaşlarımız!

Zaman zaman hor görülen, zaman zaman alay edilen, bazende başlarından savmak için türlü yollar denenen kardeşlerimiz.

En son bir yıl önceydi,FATİH’te (şep sefa hatun camii) önünde dizleri ve dirseklerinden aşağısı olmayan  vatandaşımızı sürekli  görüyordum, yürüme halindeyken adeta dört ayak olmuş, otururken sırtını bir duvar yardımı olmadan oturamıyordu, önünde bir kaç mendil, ciklet ve anahtarlık tarzında mini bir sermayeyi adap edep sınırlarını ihlal etmeden adeta çevresine hem ticaret, hemde insanlık dersi veriyordu. İş yerim yakınında olduğundan genelde göz göze geliyor, hatta göz göze selamlaşıyorduk. “Göz göze” diyorum çünkü eli olmadığından sallayacak bir uzvu yoktu, özenle önündeki mini tezgahını açar, yakınındaki tanıyanların kendisi izin verdiği mütdetçe yardımlarını kabul ederdi, hatta sadece para bırakıpta bir şey almak istemeyenleride ısrarla ya bir şey almaya ikna eder, ya da parayı kabul etmezdi. Tabi mekan cami önü olduğundan akla ilk gelen dilenciye para verilir düşüncesi hakim. Bu anlayışla işte her gördüğümüz sakallıya dede hitabeti kaçınılmaz oluyor.

Her koşulda karşılıksız para almayan, ekmeğini çalışarak kazanma arzusu olan, ahlakla ticaretin en güzel misyoneri bu kardeşlerimiz.

Eveet şimdi değerli dostlarım, önce kendime sonra sizlere soruyorum, yukarıdaki bir çok örneği bulunan aza eksikliği olan kardeşlerimizin olmayan uzuvlarımı hayırlı? yoksa herşeyiyle mevcut olan  ticarette ahlaksızlığı sınır tanımayan, bir müşteri için binbir dalavera yapan, devleti soyan, vergisini ödemeyen, elektriğini kaçak kullanan veya ödemeyen, millete ve devlete kambur olmuş, bir asgari ücretlinin bile gösterdiği cesareti gösteremeyen, vatandaşın hakkına giren, sağlam uzuvluların azalarımı hayırlı?

Yakın zamana kadar toplu taşım araçlarını kullanmakta güçlük çeken vatandaşlarımız yaya geçitlerinden yeşil yanmasına rağmen sürücülerin duyarsızlığı sebebiyle bin bir güçlük içinde karşıya geçebiliyorlardı. Hatta alışveriş merkezlerinin otoparklarında mağazaya yakın olan oto cepler, engelli vatandaşlarımıza tahsis edilir, üzerinde engelli park yeri olduğu ibaresi olmasına rağmen kurnaz vatandaş kısa yoldan, bence beyin özürlü olup, kendisince üstün ve kıvrak zekasıyla park sorununu hallettiğini sanan, kaba düşünceleriyle hem diğer vatandaşlara, hem de engelli vatandaşlarımıza hayatımızın her alanında ayak bağı olan saygısız ve duyarsızlıklarıyla ”gerçek engelli” dedirtecek düşüncelerin zavallı kahramanlarıdır onlar.

Asıl engelliler kendi içlerindeki cehalet engelini aşamayanlardır.

SAYGILARIMLA…