İlkokuldan henüz yeni mezun olmuştuk. Bir kaç arkadaşımla camiye Kuran'ı Kerim dersine gidiyorduk. Okulumuzdan kimliklerimizi almamız gerekiyordu. Bunun için bir gün arkadaşlarımla okulumuza gitmek zorunda kaldık (zorunda kaldık cümlemi az sonra daha iyi anlarsınız ). Başımızda büyük bir hevesle örttüğümüz başörtülerimizle..
Okula girdiğimiz andan başlayarak üzerimizdeki bakışları, küçük yaşımıza rağmen fark ettik. Bakışlar dillerine dökülecekti. Biraz sonra insana hele ki bir öğretmene yakışmayacak tavır sergileyecek olan öğretmen önce bizi sorguya çekti; “başınızı neden örtüyorsunuz? Anneniz mi babanız mı kim zorluyor sizi” sorguları ardı arkasına gelmeye başladı.
“Öğretmenim kendi istediğimizle örtünüyoruz” desek te cılız ama yürekli sesimizle meramımızı anlatmaya çalışıyorduk. İstediği cevabı alamamış öğretmende bu arada burnundan soluyordu. Kimliklerimizi almıştık. Tam dışarı çıkacaktık ki, korkunç bir ses minik yüreklerimizi ürpertti ezdi geçti.
Hiç unutmuyorum. İri yarı öğretmenin gür bir sesle acizliğini haykırışını. Yersiz ve gereksiz öfkesini küçücük çocuklardan çıkarışını, tahammülsüzlüğünü. Arkama dönüp baktığım da o iriyarı adam, elini havaya kaldırmış bize parmağını sallayarak " Bir daha o başınızdakiyle bu okula adımınızı atamazsınız" demesini hiç mi hiç unutmadım. Bir de " Biz artık mezun olduk bize karışamazsınız!” diyen sesi. Kocaman yüreğimin cesur haykırışını içime sığdıramadığım o günü hiç unutmadım.
Adı İbrahim olan öğretmenin soyadını hatırlamasam da yüzünü sesini ve üzerimize bağırmasını ve o günü hiç unutmadım, unutmayacağım..
Milli Eğitim Bakanlığının aldığı kararın anlamını kavrayabilmek için birazda geçmişte yaşananları bilmek gerek. Bu milletin evlatları yıllarca okullarda üçüncü sınıf insan muamelesine sırf inançlarını yaşamak istediği için maruz kaldı. O açıdan serbestlik kararını iyi kavramak gerek. Serbestlikle zorunluluk arasındaki farkı kavramak istemeyen art niyetliler ebetteki konumuz dışındadır. Ancak alınan karar bir zorunluluk değil 21 yüzyıl insanın en temel insani hakkıdır. Bu hak insana doğuştan verilmiştir. İnancı yaşamak ve hayatında uygulamak kimsenin lütfu olamaz..