Avrupa ve Rusya’nın “Hasta Adam” dedikleri Osmanlı Devleti, hala ayaktadır ve üç kıt’a üzerinde hâkimiyetini devam ettirmektedir. Hasta adam Osmanlı, her türlü içten ve dışarıdan saldırılara ve ihanetlere rağmen direnmekte, hatta Sultan Abdülhamit Han döneminde tekrar dirilme ve ayağa kalkma emareleri kuvvet bulmaktadır.
Sanayileşme ve sömürgeleştirme çağını yakalayan Avrupa, böğrüne bıçak gibi saplanmış Osmanlı’dan son derece rahatsızdır. Avrupa’ya göre Osmanlı Devleti , Avrupa ve Balkan topraklarından sökülüp atılmalıdır.19.ncu ve 20.nci yüzyılın enerji politikalarında söz sahibi olmak isteyen Avrupa Devletleri için dünyanın en zengin enerji kaynaklarını elinde bulunduran Orta Doğu’nun Osmanlı’dan alınması gerekmektedir.(1)
Türk’ler üzerindeki sinsi ve kanlı projelerin baş mimarı İngiltere’dir. Birbirleriyle kanlı bıçaklı savaşlar yapan Avrupa Devletleri, söz konusu Osmanlı ve Müslümanlar olunca birleşmekteler, kirli emellerine ulaşmak için en kanlı politikalarını Osmanlı ve Müslümanlar üzerinde uygulamaktan çekinmemektedirler.
Rusya ise Osmanlı ve Türk’ler üzerindeki düşmanlık emellerini gerçekleştirmek için Batı’nın Osmanlıya saldırılarını fırsat bilmekte, Osmanlı üzerindeki payından en büyük hisseyi kapabilmek için Avrupa ile dirsek teması politikalar takip etmektedir.
Rusya’nın iki emeli ve bir görevi vardır;
Birincisi; Osmanlı’yı dağıtarak Türk’lerin egemenliğini ve hâkimiyetini kırmak, çarlık ve komünist rejimin baskı altında tuttuğu Türk devletleri üzerindeki hâkimiyetini kuvvetlendirerek, Asya Türk’lerinin Osmanlı Türk’leriyle bağlarını koparmaktır.
İkincisi; Sovyetler Birliği kuzeyde, soğuk bölgede yani sanayileşen ve gelişen yeni dünya pazarının kenarında kalmıştır. Sıcak denizlere ulaşabilmesi, Orta- Doğu pazarından ve enerji paylaşımından uzak kalmaması için Osmanlı Devleti’nin elindeki boğazlardan tam istifade edebilmesi gerekmektedir. İşte bu yüzden Rusya, Osmanlı topraklarından alacağı pay ve boğazlardaki hâkimiyeti için Avrupa ile işbirliği içinde olan politikalar izlemiştir.
Görevi; Avrupa ve yeni dünya diye isimlendirilen Amerika’nın daima kolladığı ve yurt aradığı Ermeni azınlığa Osmanlı toprakları üzerinden yurt edinmesini sağlamaktır. Böylece hem kendi sınır güvenliğini korumuş olacak hem de Azeri Türkleri ile Osmanlı Türkleri arasında güvenli bir bölge kurmuş olacaktır.(2)
Avrupa ve Rusya’nın kirli ve kanlı emellerine, Orta-Doğu üzerinde 2000 li yıllara ait projeler geliştiren “Evangelist’ler “de, 1830’lu yıllarından itibaren hızlanarak devreye sokulan Osmanlı ve Türkleri imha projelerine katıldı.
Peki kimdir bu Evangelist’ler? Osmanlı ‘dan, özellikle Orta-Doğu’dan ne istemektedirler?
Evangelist’lerin ideali Büyük Orta-Doğu projesi nedir? ve niçin Orta-Doğu seçilmiştir?
Ey Türk Milleti! Bugün Türkiye ve Orta-Doğu üzerinde oynanan kirli ve kanlı oyunun gerçek ve arka planını görmek istersen, 100-150 yıl önce planlanan kanlı satranç oyununda taşların nasıl yerleştirildiğini dikkatlice bak, öğren!...
Evangelist’ler ABD ve İngiltere’ de 19.ncu yüzyılın başlarında oluşan bir misyoner hareketidir. Hıristiyan dininin, Protestan inancı içersinde kuvvet bulmuş, kökleri Martin Luther’e kadar uzanan bir tarikat locası’dır.
Ticarete, yüksek karlılığa ve faize çok önem verirler.(2) Yahudilerle bir amaç birliği içindedirler.Onlara göre de Yahudiler seçilmiş insanlardır ve Evangelist’lerin koruması altındadırlar. Evangelist’ler kıyametten sonra kötülerden arınmış dünyada (3) Yahudiler’le beraber yaşayacaklarına inanmaktadırlar. Bu nedenle kıyametin bir an önce gelmesini arzulamaktadırlar. 2000 li yıllarda kıyametin kopacağı, iyi ile kötünün ayrılıp kötülerin (yani Müslümanların) yok olacağı, iyilerin (yani Evangelist’ler ve Yahudilerin) dünyada rahat ve huzurlu yaşam süreceklerine inanmışlardır.(4)
Bunun için kıyametten önce ‘’Armageddon Savaşı’’ başlayacaktır. Armageddon savaşı Orta-Doğu’da Müslümanların kendi kendilerine savaşı olacak, Evangelist’ler bu savaşın komutanları ve hazırlayıcıları olacaktır.(5)
Bu savaş ile Mescid-i Aksa Müslümanlardan temizlenecek, Süleyman Tapınağı’nın inşası gerçekleştirilecek, Hz İsa’nın yeryüzüne inişinin zemini hazır olacaktır. Bunun için Yahudilerin önceden Filistin topraklarında yurt edinilmesi sağlanmalıdır.(6)
Orta-Doğu’da ki güç ve enerji Evangelist’lerin kontrolünde olacak, dünya kötülerden temizlenecek ve dünyanın hakimi ve efendileri Evangelist’ler olacaktır! …
Şimdi 150 yıllık bu projenin adım-adım Osmanlı ve Türk topraklarında, Müslümanlar üzerinde ve Orta-Doğu savaşlarında nasıl kurgulandığını bir kez daha tarihe müracaat ederek öğrenelim ve uyanalım!...
‘Haftaya; Sultan Abdülhamit Han ,Evangelist projelerine karşı nasıl direndi?...’
Dip notlar: (1)Orta-Doğu’daki zengin petrol yataklarını Sultan
Abdülhamit Han tespit ettirmiş ve Medine’ye döşenen demiryolu ile
hem Hac ziyaretleri hem de Orta- Doğu’ya ulaşıma
kolaylaştıran yatırımlar yapılmıştı.
(2)..Lenin’in emri ile 1918 ‘de Ermenistan bağımsızlık ilan etti.
(3) Kötüler -onlara göre –Müslümanlar ve diğer dinler,
İyiler -yine onlara göre- Evangelistler ve Yahudiler.
(4)Müslümanlar yok olacaklar,Evangelistler ve Yahudiler Efendi, Afrikalılar ve gelişmemiş milletler onların köleleri… Kıyamet senaryoları olan Amerikan uzay ve kurgu filimleri hatırlayın…
(5)Irak-İran savaşını ve 11 Eylül hadiselerinden sonra Orta-Doğu’ya çullanan Amerika’yı ve şimdiki senaryoları düşünün...
(6)İlk olarak Sultan Abdülhamit Han’dan 1908 ‘de Filistin topraklarından Yahudiler için toprak satın alınmak istendi..
“Kafirler İstemeseler de Allah(C.C) Nur’unu tamamlayacaktır.”
Tevbe suresi 32, saf suresi suresi 8
“Sana kıyameti,ne zaman gelip çatacağını soruyorlar.De ki;onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O’ndan başkası açıklayamaz. “
A’raf suresi 187
A’raf suresi 187
Ey Milleti merhume,sabah oldu uyan!
Sana az geldi ezanlar, diye ötsün mü bu çan?
Ne Araplık,ne de Türklük kalacak aç gözünü !
Dinle Peygamber-i Zişan’ın İlahi sözünü.
Veriniz baş başa ;zira sonu hüsran-ı mubin,
Ne hükümet kalıyor ortada, billahi ne din !
“Medeniyet!” size çoktan beridir diş biliyor;
Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor.
Mehmet Akif ERSOY
“Şu istikbal inkilabatı içerisinde en yüksek gür seda İslamın olacaktır.”
Bediüzzaman