İlişkiler için başlangıç çok önemlidir. Nasıl başladığınız, başlangıç motivasyonunuz, başlarken hissettikleriniz ilişkinizin niteliğini belirleyecektir. Bir başlangıç yaparsınız ve sonra beklentileriniz oluşur. Beklentileriniz karşılanmazsa sürmediğini, sürdüremediğinizi düşünmeye başlarsınız. Başlangıçtaki hislerinizin giderek azaldığını düşünürsünüz. Şimdilerdeki bazı popüler söylemler tam da bu noktadan çıkıyor; ‘ Her şey bitmeye mahkum.’, ‘ İnsanlar artık benciller.’, ‘ Gerçek aşk diye bir şey yok.’ ve bunun gibi daha bir çok umudunu yitirmiş cümle başlangıçtaki yakalanan enerji sürdürülemediğinde ortaya çıkıyor. Evliliğin aşkı öldürdüğüne dair düşünceler de uzun yıllardır tartışma konusu olmaktadır. Giderek bir imkansızlık algısı , duygulara ket vururcasına ön plana çıkıyor. Aynı düşüncenin başka bir yorumu da, gerçekten sevilirse “her şeye” katlanılabileceği konusunda; gerçekten sevilmekse pek yaşanılabilir bir durum olarak değerlendirilmiyor. Bu umutsuzluk vurgusu , bireysel çaresizliğimizin herkeste olduğuna inanarak kendimizi rahatlatmaktan başka bir işe yaramıyor.
Gerçekten farklara ve hayat koşullarına rağmen kaliteli bir ilişki sürdümek mümkün değil midir?
Sonsuza kadar mutluluk niyetiyle başladığınız ilişkilerinizde, ‘Biz’ olabilmeye emek verdiğinizi düşünüyor musunuz?
Sürdürmek bambaşkadır. İyi bir başlangıç çok önemlidir ancak hemen arkasından bu başlangıcı çabalarınızla taçlandırmanız, pekiştirmeniz gerekir. Başlangıcı yaptıktan sonraki her adımınız ilişkinizin kalitesini belirleyecektir. Hislerin yeri ve önemi büyüktür. Ancak o hislerinizi günlük hayatınıza yansıtamazsanız, hisleriniz dilinizden dökülen sözcükler olarak kalacaktır. İlerleyen zamanlarda eşinize o hislerin ulaşmadığını göreceksiniz.
Çift olmak, eş olmak veya biz olmak her ilişkinin en kıymetli idealidir. İki farklı insanın yollarının kesişmesiyle yaptığı başlangıçtan hemen sonra beklentiler ‘Biz’ olabildik mi sorgulamasıyla ölçülmeye başlar. Bu noktada sorgulanması gereken ilk durum şu olacaktır : “ ‘ Ben’ halinizden emin misiniz?” . Çünkü, ancak iki sağlam ‘Ben’ , sağlıklı bir ‘Biz’e temel olabilir. İki elmanın yarısı olmak kulağa romatik gelsede , bir bütün olabilmek için parçaların da kendi içinde bütünlüğünü sağlayabilmesi gerekmektedir.