İsrail’in Gazze ablukasının yaşandığı şu günlerde ülke olarak hükümetten fiili bir yaptırım ve adım bekliyoruz. Sadece ülkemizde değil dünyanın kalburüstü tüm devletlerinde (ABD dahil) söz konusu zulme tepki gösterilirken imparatorluk geçmişi olan Türkiye hassaten İslam dünyasına liderlik etme arzusunda olup buna karşın gerekli duruşu sergileyememektedir.
Son olarak MHP Başkanı’nın İsrail’e yirmi dört saat süre tanıması ve sürenin dolması da bir şeyleri değiştirmedi. Bunun yanında Dışişleri Bakanı Fidan’ın açıklamaları da İsrail’e geri adım attırmadı. Bu vasatta müslümanlar olarak Gazze için bireysel ve kollektif duruşu sergilememizin yanında STK’lar ve derneklerin vasıtasıyla hükümete daha fazla baskı uygulamamız gerektiği kanaatindeyim. Bebeklerin birer birer öldüğü ve her an ölebilecekleri endişesiyle, ailelerinin kendilerini bulabilmeleri için daha hayattayken kollarına ve bacaklarına isimlerini yazdıran gençlerden yansıyan görüntüler ortaya çıktıkça daha bekleyecek miyiz sorusunu sormadan edemiyorum. Askerî bir operasyon yapılamıyorsa ekonomik ilişkiler kısıtlanabilir. Ya da topluma İsrail mallarının boykot edilmesi konusunda direkt yahut dolaylı olarak telkinde bulunulabilir.
İsveç’in NATO’ya Katılımı
Bir kaç ay önce yine bu mecrada İsveç’in NATO üyelik sürecini gündeme almıştık. Söz konusu yazıda verdiğimiz mesaj İsveç’te kutsal kitabımız Kur’an’a yönelik çirkin saldırıların defaatle ve pervasızca
tekrar etmesi ve PKK’ın söz konusu ülkede ofisinin bulunması sebebiyle her ne pahasına olursa olsun bu ülkenin NATO üyeliğine onay verilmemesi gerektiği yönündeydi. Fakat o günün şartlarında basına yansıyan açıklamalarda dahi üyeliğin onaylanacağı, sadece milletimizin buna alıştırılmaya çalışıldığını anlatmaya çalışmıştık. Gelinen noktada öngörülerimiz haklı çıktı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan 23 Ekim gecesi toplumumuz Gazze’deki zulme ağlarken İsveç’in NATO’ya katılım protokolünü imzalayıp TBMM‘ye gönderdi. Bu dakikadan sonra Cumhur İttifakı’nın oy çoğunluğu ile bu protokolü meclisten geçireceğini öngörmek pek de zor değil. Bir ihtimal sn. Bahçeli ve ekibi Gazze’de yaşananların konjonktürel etkisiyle bu konuda Akp kanadına ve dolayısıyla Erdoğan’a geri adım arttırabilir.
Bir Gece Ansızın Gelebiliriz Retoriği
Sivri ve yüksek özgüvenli çıkışlarını yıllardır bildiğimiz Erdoğan her nedense İsrail’in Gazze ablukasında benzer bir çıkış sergileyemedi. Ey Amerika, Ey Dünya şeklinde nârâlar atıp tabanını sarhoş etmesini çok iyi bilen Erdoğan bu popülist söylemlerini bir türlü eyleme dönüştüremedi. Hem Gazze’de yaşananlar
hem de İsveç’in NATO üyeliği sürecinde, genel söylemlerinden ve çıkışlarından beklenen somut adımları atamaması Erdoğan’ın özgüveni ve öz yeterliliği arasındaki makasın ne kadar açık olduğunu gösteriyor aslında. Kur’an’ın defalarca yakıldığı bir ülkeye NATO’ya giriş izni için kapıları açmak herkesin vicdanını sızlattı diyebilirim.
Ey Reis!
İsveç’i NATO’ya istemeyen ve Gazze’de inim inim inleyen mazlumların feryadı arş-ı âlaya ulaştı ve ümmet, bir gece ansızın gelmenizi bekliyor…
Saygı ve hürmetlerimle…