Eğitim metot ve yaklaşımlarında modernitenin, hakim ulusal eğitim görüşümüze nüfuz ettiği 19.yüzyıl ikinci yarısından günümüze, dalgalanan bir ivmeyle kat edilen süreç, cumhuriyet çatısı altında 29 Ekim 2023 tarihi ile ilk asrını geride bıraktı. 


İmparatorluk döneminde hayata geçirilmeye çalışılan eğitim reformları yaşanan politik kaoslar, mali/iktisadi problemler ve savaş yılları sebebiyle can çekişen eğitim sistemine kan veremese de ufkumuzun hangi mecraya dönük olacağını net şekilde gösterdi.
Bu mizan üzerine, milli mücadele ve kurtuluş hareketinin karakteristiği getirilerek “Milli Eğitimimizin” günümüz prensiplerinin çizgileri oluşturulmaya başlandı.
Milli eğitim politikalarımız genç cumhuriyet döneminde kurucu değerler, üretim, dünya ile entegrasyon ve tam bağımsızlık düsturları üzerinde inşa edilirken 20.yüzyılın ilk yarısından itibaren tarihi,ekonomik,sosyal(toplumsal), bireysel ve felsefi temeller üzerinde Batı menşeili politikaları doğrudan uygulamaya başladı.
Bu uygulamalar seneler içerisinde çeşitli farklılıklar gösterirken eğitim süreci bileşenlerinin (öğretmen,öğrenci,veli) eğitim sistemine olan yaklaşım ve tutumları da değişkenlik gösterdi.
Bu değişim neticesinde eğitim ve okul, artık bireyleri her yönüyle hayata hazırlayan bir oluşumdan ziyade mesleki yönlendirme ve donanım sağlamanın birincil gaye olduğu bir yapıya evrildi. Yaşanan bu değişim ise eğitim sistemi ve okulların bireyi toplumsal hayata hazırlama işlevini oldukça köreltti.
Günümüz okulları çağın gerektirdiği çoğu donanıma sahip olmasına, güncel eğitim yaklaşımları sıcağı sıcağına takip edilip uyarlamaların yapılmasına, eğitimcilerin bu yaklaşımlar üzerinde gerekli güncel bilgilendirmeleri almasına rağmen “Bir şeylerin eksik kaldığı” düşünce ve hissiyatının temelinde yaşanan bu körelmenin olduğu muhakkaktır. 
Yalnızca maddesel kazanımlar üzerinde yükselen eğitim sistemimiz maalesef uygar dünya değerleri karşısında iflas etmektedir. Bu durumun en bariz göstergelerini, belirtilerini ise PISA (Programme for International Student Assesment / Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) sonuçları gözler önüne seriyor. 
En prestijli okullarımızın en başarılı öğrencilerinin de dahil olduğu bu uluslararası değerlendirmede sistemimizin artık çağın gerekliliklerini karşılamakta ve sınamakta ne kadar yetersiz olduğu neredeyse açıkça yüzümüze vurulmaktadır.
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında oluşturulacak ve uygulanacak eğitim politikalarının genç cumhuriyet dönemindeki rasyonelliğe ve pragmatikliğe evrilmesi, kurucu ve milli değerlerimizle tekrar bütünleşmesi ve Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizler için çizdiği muasır medeniyet çizgisinde ilerlemesi yaşanan tüm sorunların en ideal çözümü olacak ve ilerlemenin dinamiğini oluşturacaktır. Cumhuriyetimizle nice yüz yıllara.