Bu haftaki yazımda sizlere Ege Üniversitesi Matbaasında 1964 yılında basılan Ege Üniversitesi Radyoloji Enstitüsü Kürsü Profesörü Emin Faik ÜSTÜN’ün “Ülkücü Atatürk” adlı kitabından, bu günlerde hasret kaldığımız, Türk İdealisti tariflerinden birkaçını dilim döndüğünce paylaşmaya çalışacağım. Bu kitabı okuduktan sonra Atatürk hakkında yazmanın ne zor ve çetin bir iş olduğunu anladım ve bu yüzden değerli Faik ÜSTÜN’ ün satırlarını paylaşmayı daha doğru buldum. Kitabın ilk bölümü ülkücülük hakkında olup ilk bölümde vurgu yapılan kelimeler şu şekilde;
“Gençler önlerinde iyi örnek ararlar, kendileri de ileride iyi örnek olmak isterler, iyi örneklerin çokluğu bir Ulusun bu günü ve yarını için en sağlam garantidir. İnsanın bütün soyluluğu düşüncededir, Ahlakın temeli işte budur. Düşünce uğrunda ölmeyi göze alan insanlar varsa, ülkü katına yükselir. İnsanlar düşünceleri ile düşüncelerine uyan hareketleri ile başkalarına iyi ya da kötü örnek olurlar. Ancak ve sadece karakterli insanlar, iyi örnek olabilirler. Düşünce ve hareketleri yönünden, kendilerine değer verip güvendiğimiz kişiler karakterli kişilerdir. Ancak karakterli insanlar ülkücü olabilir. Tabi bunun tam terside sahteciliktir. Yaşayacak toplumlarda sahtelerin artışı ülkücüleri daha canlı, daha kuvvetli, daha ateşli, daha özverili ve bin defa yılmaz yapar. Bir toplumda ya sahtecilik, yalan haksızlık yere serilir, hatta yerin dibine geçer, ya da toplum çözülür, ölür, toz toprak olur. Ülkücülüğü bu şekilde tanımlayan yazar devamla Ulu Önder Atatürk’ün ülkücü yönünü vurgu yaparak;
“Atatürk her şeyden evvel Türk ulusuna sonra da bütün insanlığa gerçekten ve çok büyük ölçüde, yararlı olmak isteyen bir insandı. Ondaki bu istek vazgeçilmez bir tutku derecesindeydi. Atatürk’ün böyle bir tutkuya, böylesine sımsıkı sarılışı, bu tutkuyu hiç bırakmayışı, kişisel seçkin nitelikleri, bu niteliklere dayanan başarıları; O’nun Türk tarihine “Eşsiz Türk büyüğü, Türklerin babası, Atatürk” diye geçmesini sağlamış, dünya tarihi de O’nu, bir yandan “Ulusçu” fakat aynı zamanda “İnsancı” diğer yandan; savaşı ve savaşmayı çok iyi bildiği halde “Barışçı” bir büyük adam “Gerçek büyük adam” olarak tanımlamıştır. Atatürk, insan aklının alabileceği kadar büyük çapta, gerçek bir ülkücü olmasaydı, böylesine haklı bir üne erişemez. O’ndan bu şekilde söz edilmezdi. Atatürk Türk tarihinde eşsiz bir yer kazanmakla kalmamış, yapıtları, davranışları, düşünceleri ile Türk ulusu için önderliğini hayattan çekildikten sonra da sürdürmüş, sürdürmektedir ve daha nice zaman sürdürecektir.
Ne kadar özlemişiz değil mi karakter yapısı sağlam, ülkücülük niteliklerini taşıyan örnek insanlara? Biz buyduk, bizim babalarımız, dedelerimiz böyleydi değerli okurlar. Yukarıdaki olayların yazıların tümü ülkücülüğün siyasilerce siyasi fikir kategorisine sokulup insanların bu fikirlerden dolayı suçlanmadığı dönemlere ait olması ne kadar ilginç değil mi?
Sağlam karakterli nesiller yetiştirebilmek dileğiyle, sağlıcakla kalın.