Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Ölçme,Seçme ve Yerleştirme Merkezince (ÖSYM) 17 – 18 Haziran’da gerçekleştirilen YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı) ile birlikte lisans ve ön lisans program tercihlerinde aranan TYT (Temel Yeterlilik Testi) ve AYT (Alan Yeterlilik Testi) asgari puan düzeyi olan 150 ve 180 puan şartı kaldırıldı.


Yükseköğretim düzeyinde eğitim almak isteyen öğrenciler YKS değerlendirmesinden aldıkları puan üzerine ortaöğretim başarı puanını ekleyerek, üniversite programlarının kontenjanları dahilinde tercihte bulunma hakkına sahipler.


Bir slogan olarak bakıldığında “Herkes üniversiteli olacak.” cümlesi kulakta hoş bir seda bıraksa da bu kararın kısa ve uzun vadede yaratacağı sosyal,ekonomik ve politik sorunlar bu sedayı onulmaz aks-i sedalara dönüştürüyor.


Bunun en yakın örneğine ve esasen kısa vadedeki sonucuna son YKS uygulamasında ortaya çıkan üniversite yerleştirme taban puanları ile ulaştık.


YÖK ATLAS verilerinin açıklanması ile birlikte özellikle vakıf üniversitelerine, hiçbir soruya doğru yanıt veremeyerek (-) netlere düşen adayların, üniversite bünyesinde yer alan programlara yerleşmesi büyük tepki çekti. Bu bölümlerin “Türk Dili ve Edebiyatı” , “Tarih” , “Çocuk Gelişim (Ön Lisans)” gibi toplumun eğitim hayatına doğrudan etki edecek branşlardan oluşması durumun vahametini gözler önüne serdi.
-9,5 net ile edebiyat bölümüne, -8,75 net ile çocuk gelişimi bölümüne, -0,5 net ile Tarih bölümüne yerleşen adayların kariyer hedefleri ise ayrı bir merak ve kaygı konusu.


Elbette özellikle kamu görevlerinde ilgili bölümden mezun olan/olabilen kişileri farklı sınav uygulamaları ve eğitim programlarıyla eleyen/eleyebilecek bir sistem mevcut.(KPSS, Mülakat, Pedagojik Formasyon)
Ancak sorunsala bütüncül olarak bakıldığında bu seviyede ilgili alanlardan mezun olan kişilerin özel sektör aracılığıyla (resmi / gayrı resmi) “öğretmen”, “hoca”, “eğitmen” vb. sıfatları almaları işten bile değil.


Özellikle özel öğretim sektöründe yaşanan ihtilaflı uygulamalar neticesinde YKS’ den -9 net almış bir kişinin birkaç yıl sonra bir YKS kursunda merkezi sınav hazırlığı kapsamında görevlendirilmesi gibi eşyanın tabiatına aykırı durumlara karşı hazırlıklı olmalıyız. 


Maalesef bu kaygı verici durum yalnızca yukarıda saymış olduğumuz branşlarla sınırlı değil. İş sağlığı ve Güvenliği, Fizyoterapi, Radyoterapi…liste uzayıp gidiyor.


Ekonomik idealler ve popülist gayelerle, günlük politik getiriler göz önünde bulundurularak alınmış olan bu ve benzeri kararların ortaya çıkan veriler ışığında tekrar gözden geçirilerek revize edilmesi ümidi ve dileğiyle.