Dinamik genç nüfus, bir toplumun üretim mekanizmasının öznesini oluşturduğu gibi ait olduğu sosyal yapının değişim, dönüşüm dinamosu görevini de üstlenir.
Bu sebepledir ki toplumlar, devlet erki genç nüfusunu olabildiğince donanımlı, çağın gerekliliklerine hakim, durağan her bir noktayı canlandıracak özellikte yetiştirmek ister.
Duygusal, fiziksel ve bilişsel her alanda donanımlı yetişen bireyler aidiyet hissettikleri toplumun tüm hücrelerini kendi seviyesine çeker ve devinimi sürekli kılar.
Yukarıda anlattığımız bu süreç kaba hatlarıyla bir toplumun çağdaşlaşma alanındaki yolculuğunun ateşleyicisidir.
Tarihsel süreçte yaşanan tüm değişimlerin odağı esasen farklı değişkenlerin harekete geçirmesiyle genç nüfusun eylemleriyle şekillenmiştir.
Peki ya bu değişim dönüşüm ve talepler karşılanmaz ve genç bireyler beklentilerine karşılık almak yerine toplumsal bir dirençle karşılaşırsa...
İşte o zaman yaşanan toplumsal sıkışma huzursuz bir tarih cetvelini toplumların önüne koyar.
Günümüzde genç nüfusun içerisinde yaşamış olduğu toplumdan en temel beklentisi çağın gerekliliklerini karşılayan bir yaşam sürmektir.
Eğitim, sağlık, güvenlik, sosyal güvence ve mental sağlığını destekleyen bir ortam, genç nüfusun yaşadığı topluma katkısını sağladığı, katma değeri arttırdığı gibi o topluma karşı duyduğu bağlılık, aidiyet ve fedakarlık gibi değerlerini ise pekiştirir ve yüceltir.
Beklenti dahilinde olan yaşam şartlarını sağlayamayan genç nüfus ise, bu şartları elde edebilmek adına değişim/dönüşüm çarkını işletmeye başlar. Bu çarkın sağlıklı işlememesi halinde ise bu dinamik topluluk, toplumun geri kalanını içerisinde tüm özelliğini kaybederek elimine olur.
Yaşanan bu durum bir toplum için sonun başlangıcı, çökmenin en belirgin alametidir.
Bu sebepledir ki toplumlar her zaman genç nüfuslarına en değerli kıymetleri nazarında bakıp, bu kitlenin üzerine titreyip beklentilerine cevap vermek zorundadır.
Aksi durumda ise zaman içerisinde toplum, durağan su misali bulanacak ve içerişinde "hayat" denecek bir yaşam kalmayacaktır.
