“Varlığım Türk varlığına armağan olsun”

 

        Büyük kayıplar verilerek, büyük çabalar harcanarak adeta tırnaklarla kazınarak var edilen Cumhuriyetimiz doksan bir yaşında, hepimize kutlu olsun. Ancak mücadele edilmesi gerekirken, yönetimce çözüm süreciyle yaklaşılan terör askerimizi, polisimizi kalleşçesine şehit etmeye devam ediyor, ne hikmetse 28 Ekim – 30 Ekim yokmuş gibi Cumhuriyet bayramında bu teröre destek veren hatta topraklarımızda terör eylemlerini bizzat yapmaktan çekinmeyen Peşmerge çarığı vatan topraklarımızı basarak sözüm ona Kürt toprağı ilan edilmiş bölgeye geçiyor. Biz ise buna gerekli yardımı yapmaktan hiç imtina etmiyoruz. Öte yandan yine İş Güvenliği zafiyetinden dolayı onlarca canın yitip gittiği bir karabulutun altında bayramımızı yine coşku ve heyecanla kutlayamıyoruz.

       Cumhuriyet demek kadının söz hakkı olduğu toplum demektir, gençlerin kültür ve medeniyet seviyesinin en üst sınırını zorladığı toplum demektir. Cumhuriyet demek ilim demek, irfan demek, müreffeh vatan demektir, Cumhuriyet demek yönetenle yönetilenin eşit olduğu toplum demektir, Cumhuriyet demek bilinçli bireyler demektir, Cumhuriyet demek kulun kula kulluk etmediği toplum demektir. Ancak görüyoruz ve yaşıyoruz ki günümüzde Kullar Mevki, makam, aş, iş kaygısıyla kula kulluk etmektedir. Kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmemektedir. Zorunlu Eğitim on iki yıla çıkartılmasına karşın zorunlu eğitim giderleri devlet tarafından karşılanması gerekirken idarelerin basiretsizliği yüzünden işler zamanında ve tam yapılmadığı için gençlerimiz okullarına gidememekte gitseler de ne taşıma ne yemek ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmamaktadır.  Allah Aşkına Türkiye’de okulların açılma tarihi hakkında bir belirsizlik mi yaşanmaktadır ki Ortaöğretimin Taşıma ve Yemek ihalesi 11 Kasım’a bırakılmıştır. Aralık sonunda birinci sömestrenin bittiği düşünülürse bu ne iştir, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ne yapmaktadır diye gelin siz olun sormayın bakalım. İhale tarihine kadar 38 iş günü mevcut öğrencinin sınıfta kalması için 10 gün devamsızlık yapması yeterliyken siz şimdi uzak köylerden okula gelemeyen öğrencilerin eğitim hakkını elinden almış olmuyor musunuz? Burada bir yerde bir arıza, bir hata var ama bakalım ihaleyi kim kimin üzerinde bırakacak?

        Öte yandan Cumhuriyetin ilk yıllarına bakacak olursak bu ülkenin gelir giderini, gayri milli safi hâsılayı ve dağılımına bakacak olursak bu gün gelinen noktada yapılanın yapılması gereken olmadığını görürüz ki acıdır öbür taraftan o dönemlerde elde edilen kazanımların bu gün yok olduğunu görmek ise beni olduğu gibi bu topraklar üzerinde yaşayan herkesi kahreder. Unutulmamalıdır ki yeryüzünde söz hakkınız ekonominiz kadardır. Eğer ekonomi yoksa söz hakkınız olmadığı gibi ekonomisi olanlara da kuyruk olmaktan başka çareniz de yoktur. Dünyanın düzeni de böyle değil midir? Patronların hepsi zengin, amelelerin hepsi de fakir değil midir?

        Bizler Türk tarihi ve Cumhuriyet tarihi hakkında tafsilatlı bir bilgiye sahip olmadığımız müddetçe, araştırıp öğrenmek zor geldiği müddetçe, çalışmayı değil de hazırdan yemeği sevdiğimiz müddetçe, Gençlerimizin en iyi şekilde ilim irfan sahibi olması için çaba göstermediğimiz müddetçe, yani boş vermişliği bir kenara bırakmadığımız müddetçe bu millet tarih sahnesinden silinir. Acilen Türk milletinin silkinip kendine gelmesi şart olmuştur yoksa bir uçuruma doğru yol almaktayız. Açılım denen terane bu gün akrabalık bağlarımız olan, aynı kaderi paylaştığımız, bizlerle aynı vatandaşlık haklarına sahip olan insanları bizlerden kopartmaktadır. Her zaman söyledim yine söylüyorum Türkiye’nin “Kürt Sorunu” diye bir sorunu yoktur. Türkiye’deki sorun dış destekli terör sorunudur bu sorunla da ancak müzakere değil mücadele edilir. Ben bir vatandaş olarak söylüyorum benim Kürt komşularım var ve ben onlarla yüz yüze bakıyorum ve hiçbir sorunum yok. Bu açılım politikası devam ederse korkarım ki biz bu insanlarla yüz yüze bakamayacak duruma geleceğiz.

       Hoşça kalın sağlıkta kalın.