Yükseköğretim programları kapsamında eğitim süreçleri devam eden öğrencilerimizin yapılan son araştırmalarda  %67’si “Erasmus+” uygulaması aracılığıyla yurt dışı eğitimine adım atmayı ve kalıcı düzenlerini, yaşam ortamlarını yurt dışında oluşturmayı istedikleri ifade ediliyor.


Araştırma sonucu ortaya çıkan bu oranın yüksekliği, araştırmanın örnekleminin yükseköğretim kurumları olması hasebiyle daha korkutucu bir çehreye bürünüyor. Bu çehre bize ülkemizin gelecek kadrolarının, nitelikli iş kollarının, ünvanlı meslek gruplarının ezcümle taşıyıcı kolonlarının vatan topraklarından ayrılmayı planladığını gösteriyor.


Ülke geleceği için kaygı uyandırıcı bu durum aynı araştırmanın yabancı dil edinim oranlarıyla daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. 


140 üniversiteden 704 öğrencinin katılımıyla gerçekleşen “Gençlerin İngilizceye Bakışı” araştırmasında yalnızca %13’lük bir kesimin yabancı dilini çok iyi seviyede tanımladığı gözlemleniyor.


Yazımızın başında bahsettiğimiz göç sorununu bu tespit penceresinden yorumladığımızda, gençlerimizin yurt dışı tercihinin oldukça “körlemesine” ve adeta bir sakınmayı,kaçışı andırdığını ifade etmek gerekir.
Bu vazgeçişi doğru okuyabilmek için konuyu çok geniş bir perspektiften ele almalıyız.


Geçici/kalıcı göçün sebepleri istihdam, sosyal-kültürel beklentiler, mevcut yaşam standartlarını yükseltmek ve dünyaya daha entegre bir hayat başlıklarında ele alınabilir. Bahsi geçen bu nedenseller birçok alt başlığa da indirilebilir.  Ama işin özünde yıllardan beri ortaya konulan bu araştırmaları ve tanımlamaları artık bir sonuca bağlamak gerekliliği yatmaktadır. 


Evet… neredeyse ortaöğretimden itibaren çocuklarımızın,gençlerimizin yurt dışı hayalleri kurduğunu, üniversite çağına geldiklerinde sadece ERASMUS+ değil AIESEC, WORK AND TRAVEL, INTERRAIL, Au-Pair gibi platformlarla bu kararlarına taşıyıcı araçlar aradıkları aşikar.


Aşikar olanı yeterince idrak ettik.


Artık bahsi geçen sabit tespitler üzerine tüm kamu ve özel iştiraklerin, yetkili ilgili mercilerin esasen tüm yurttaşların bu dinamik nüfus için vatan topraklarına olan ilgi ve bağlılıklarını artıcı aksiyonlar alma zamanı geldi de geçiyor bile. Bu aksiyonların sadece söylemde değil eylemde de tezahür etmesi ve anlık değil sürdürülebilir ,istikrarlı ve kararlı olması gereklidir. 


2022 yılı itibariyle 700.000’in üzerine çıkan vize başvuru oranları artık harekete geçilmesi gerekliliğini çok açık şekilde gözler önüne seriyor.


Cumhuriyetimizi, bu muhteşem coğrafyayı milli ve manevi tüm değerleriyle gelecek yüzyıllara taşıyacak olan gençlerimizin,çocuklarımızın,öğrencilerimizin Cumhuriyetimizin 100.yılında artan bir coşku ve tutkuyla bayrağımızı en yücelere taşıması dileğiyle.