Ülkemizde iktidarlar yeterli icraatları yaparak ülkemizin sorunlarını çözemiyorsa, hedeflenen gelişmeleri sağlayamıyorsa, ülkeyi kötü yönetiyorsa iktidar kadar iktidarları çalışmaya zorlayacak ve iktidara alternatif olduğunu ortaya koymayan koyamayan muhalefetinde suçu yok mu? Bence var. En küçük partiden en büyüğüne kadar bunun vebalini taşıyorlar. O zaman muhalefet yapma yöntemleri gözden geçirilmelidir. iktidarlar daha iyi, daha doğru, ülkemizin gelişmesi, yurttaşların güvenliğinin sağlanması, vatandaşımızın mutluluğu için projeler üretmesi gerekiyor. Muhalefete baktığımızda, şu anda bir yanılgı içindedir, sadece tepki göstererek, eleştirerek muhalefet edilebileceği yanılgısı muhalefetimizi vasatlaştırıyor. Siyaseti düşünce ve proje üstüne yapmaları gerekirken gerilim üzerine yapıyorlar. O zaman, iktidar ve muhalefet, her iki taraf da taraftarlarına oynuyor. Ortak muhalefet, muhalefet koalisyonu da diyebileceğimiz ortak sesleri ortaya çıkarmalıdır muhalifler. Bu ses yaramaz çocuk sesi gibi, mızıkçı bir kişinin sesi gibi değil, aklı başında, makul şeyler söyleyen ve güven veren bir kişinin sesi gibi çıkarsa takdir edersiniz ki daha inandırıcı olacak ve muhalefeti iktidara yaklaştıracaktır. Bu örnek şuan ki muhalefet partileri içinde yok denecek kadar azdır.
Bununla birlikte ayrıca sadece muhalefet partileri muhalefet ederde medyası, akademisyenleri, sivil toplum örgütleri iktidarın yanlış, ülkemize zarar veren icraatlarına karşı ses çıkarmazsa, muhalefet yine eksik kalacaktır. Basın kuruluşları ticari kuruluşlar olduğu için iktidardan alacaklarının ister istemez hesabını yapıyorlar. Ticaretle uğraşanlar iktidarla ne diye ters düşelim ki diyor. Ters düşünce iktidarın kontrolündeki kurumlardan iş almak zorlaşıyor, devlet kuruluşlarında ki işleri yavaş işliyor ve çok zarara uğrayacaklarını bildiklerinden iktidarın suyundan gitmeyi tercih ediyorlar. Ama uzun vadede yanlışlar, iktidardan beslenenlere bile zarar verebileceğini hesaplayamıyorlar. Bütün bunlara yanlışı göremeyenler neden oluyor, yanlışa yanlış diyemeyen toplumlar yanlışların zulme dönüşebileceğini göremiyor. Bu yanlışı bırakın partinizin yapmasını, kendiniz bile yapsanız, kardeşiniz bile yapsa sonuçta ya siz, ya da toplum bu yanlışların sonucunda zarara uğramaktadır. Hele birde sorumluluk alanının genişliği dikkate alınınca geniş bir sorumluluk içinde olan iktidarların yapmasının zararı daha da büyük olmaktadır. Bu nedenle yanlış karşısında kazançlı bile olsanız susmayınız, susmamalıyız. Yanlış aynı zamanda adil olamayan bir durumdur, zulümdür, zulme susmak ortak olmaktır. Tabi her şeye itiraz da edilmemeli, ülkemizi zarara ve vatandaş haklarını erozyona uğratan yanlışları iyi tespit ederek onlara yüksek sesle ve sert bir şekil de muhalefet edilmedir. Bu yanlışın iyi görülmesi ve tespit edilmesi ise her tarafın desteğinin alınmasını da sağlayacaktır. Yoksa herkes kendi hesabına göre hareket edecektir şimdilerde olduğu gibi.
Medyası, ya susar ya da o gün yaşanılan olayları iktidarın hoşuna gidecek şekilde kamuoyuna sunan tatlı su habercileri halkın gözünü boyamakla meşgul olur. Akademisyenler kariyer planları yüzünden susar, devletten teşvik ve ihale alanlar susarsa halk yanlışın ve sorunların farkına nasıl varacak? Bu nedenle ülkemizi zarara uğratacak sosyal ve ekonomik olguları ve olayları halkın anlayacağı dilden ortaya sermek muhalefetin görevidir. Muhalefete nitelik kazandıracaktır, nitelikli muhalefet de iktidarı da nitelikli hale getirecektir. Bu nitelikli olma durumu seviye işidir, seviyede korunmalıdır. Bu yapılırken karşı tarafın saldırgan tavırlarına, aynı üslupla cevap veren ister iktidar olsun, ister muhalefet olsun, seviyesizlik, söyleyeninde, söyleneninde dengesini bozar bozuk dengelerde sağlıklı iletişimler olmaz ve kararlar verilemez. Taraftarlara gelince seviyesizliği onaylayan hatta onaylamakla kalmayıp bizim başkan nasıl lafı koydu edalarıyla böbürlenenlerden oluşursa siyasetimizi nasıl nitelikli hale getirilebiliriz. Lider küfür eder, taraftarı bu küfürle övünürse biz bu seviyesizlikten nasıl kurtulabiliriz. Öfkenin ve nefretin yarattığı akıl tutulması, her iki tarafında yanlış kararlar almasına neden olmaktadır. Bu durumun temel nedeni ise kanaatimce eleştiriyi bilmememiz ve eleştiriye tahammül edemememizdir. Lideri ve içinde bulunduğumuz partiyi kutsayarak, putlaştırarak eleştirilmesinin kutsala saldırılması olarak alınmasına, algılanmasına neden olmaktadır. Bu en küçük partiden, en büyüğüne kadar böyle algılanıyor, oysa ki siyaset anlaşma, uzlaşma, anlaştırma, uzlaştırma, birleştirme sanatı olduğu kadar eleştirme, sorgulama, farklı yöntemlerle siyaset yapma şekillerini de barındırır. Bunu zaman zaman unutuyoruz.
Aslında eleştirisiz siyaset yapılamayacağını önce liderler kabul edecek ve partilerinde ki eleştiri mekanizmasını kendileri oluşturacaklar ki eleştirisiz siyasetin vasatlığından öncelikle kendileri kurtulabilsinler. Sonra muhalefetin eleştirilerini dinleyip bir gün halkın önüne çıkarak şu parti lideri şu eleştiriyi yaptı ve haklıydı bizim gözümüzden kaçmış kendisine teşekkür ederiz dediğinde siyasi vasatlıktan kurtulacağız ümidindeyim. Muhalefetimizin de, iktidarın ülkemizin ve vatandaşın lehine icraatları onayladığında, aleyhine icraatları reddettiğinde siyasetimiz nitelikli, seviyeli hale gelecektir. Seviyeli, nitelikli siyaset, sorun çözen siyasetle ülkemize, vatandaşa daha çok hizmet edecektir. Bunun için siyasi kültürümüzü oluşturmalıyız. Temelde fanatik söylemlerin nedeni kültürsüzlüktür, en temel yanlış yapma nedenlerimizin arasında kültürsüzlük yatmaktadır. Kültür insanın nasıl davranış sergileyeceğini bilmesi demektir. Kültürsüzlük ne yapılıp ne yapılmayacağını bilememe halidir, bu nedenle fanatikliğin, partizanlığın, öfkenin, kinin kaynağıdır. Bunlar aynı zamanda cahillik göstergesidir. Siyasette kültürsüzlük derinlemesine düşünmenin ve değerlendirmenin önündeki en büyük engeldir. Muhalefetin görevi iktidarı derinlemesine düşünmeye sevk etmektir. İcraatlarını düşünerek yapan iktidar, tepkilerini düşünerek veren muhalefet ülkemize daha çok hizmet edecektir. Bu nedenle muhalefetimiz, ülkemizin sorunlarını serinkanlılıkla, derinlemesine, geniş zamanlı düşünebilmek için siyasi kültürlerini değerlendirerek birbirimizi iyi dinlememiz gerekir. Dinlemeyi bilmeyen karşısındakinin övdüğünü mü yerdiğini mi nasıl ayırt edecektir. Biz öncelikle iyi dinlemeyi öğrenmeliyiz, hep konuşuyoruz ve hep haklıyız, haklılığımızı iyi gerekçelendirmeliyiz. Karşımızda konuşanında haklı olabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız.
Son olarak muhalefetimize bazı önerilerde bulunarak bu yazıya son vermek istiyorum. İlk olarak muhalefet iktidarın ortaya attığı gündeme düşmemelidir. Kendisi kendi gündemini oluşturmalı ve sivil toplum örgütleriyle, bilim insanlarıyla, akademisyenlerle güç birliği yaparak seçtikleri konuları kamuoyuna ortak bir dille sunmalıdırlar. Devamında soğukkanlı muhalefet, temkinli, ölçülü, dengesini kaybetmeden, iktidarın yazdığı senaryolarda oynamak, yazdığı mektupları okumak yerine kendine özgü senaryolar yazmak, projeleri, planları, söylemleri oluşturmak ve okumaktır. Fanatikliğe gerek yok bunu coşkulu okursanız sıcak ortamlar yaratır sizi dinleyenlerle sözünüzü buluşturabilirsiniz. Ülkenin sorunlarını iyi tespit, teşhis ederek, çözüm tedavi önerilerini kendinizin de inandığı makul öneri ve yöntemler bularak çözecek kadronuzu da, yöntemleri de halka sunarak iktidarın alternatifi olduğunuza inandırdığınız ölçüde tercih edilirsiniz. Geniş düşünebilen muhalefet tavrı budur. Kurumsallaşmış, düşünen, araştıran, geçmişi, bu günü ve geleceği iyi değerlendiren bu değerlendirmelerini iyi temellendiren düşüncelerle kamuoyu önüne çıkan muhalefettir, iktidara aday muhalefettir. Muhalefetin her durumda halk ayağı olmalı ve her zaman halkın içinde onların sorunlarını gören yaşayan ve onların yanında olduğunu hissettiren bir yapılanma içinde olunmalıdır. Halkı anlayan ve ona kendini anlatan muhalefet halkta taban bulacak muhalefettir. Muhalefet partileri her zaman örgütleriyle, yerel de ve genel de iletişim halinde olmalıdır. Bir sorun olduğunda muhalefet bu soruna anında müdahale edebilmelidir. Bu sorunu gündeme taşımalı, bu sorunun çözümünü de sunarak yöneticileri, iktidarı kamuoyu baskısını da kullanarak kendi yöntemlerinin en iyi çözüm yolu olduğuna ikna etmelidir.
Muhalefetsiz demokrasi olamaz, demokrasinin temel mantığı alternatifler rejimi olmasıdır. Alternatifini yeniden yaratabildiği için demokrasi eskimemektedir. Bu da muhalefetle olmaktadır. Kötü iktidarlarla mücadele toplumsal düzenin iyi işlemesini isteyen herkesin görevidir. Bu görevde demokrasilerde öncelikle muhalefete verilmiştir. İyi iktidarlar ancak iyi muhalefetle ortaya çıkar. Muhalefet olmazsa demokrasi de olmaz, bu bilinç bize muhalefetin önemini çok iyi anlatır.
Hoşçakalın sevgi, saygı ve dayanışmayla kalın...