Dualarımı ve yüreğimden geçenleri katarak yaptığım annem usulü UN HELVASI....
Hepsi dağıldı, elimden geldiğince dağıttım...Sanki yenilen her lokma ile dualarım kabul olacak hepsi tek tek askerimize polisimize ulaşacak....
RUHLARI ŞAD, MEKANLARI CENNET OLSUN...
VATAN SAĞOLSUN...
Biz, baba tarafından çok yıllar önce ilk göçenlerdeniz Balıkesir’e...Ama öyle unutulmuş öyle kabullenilmiş ki yerlisiyiz denir olmuş...Tatarlığımız baba dedem tarafından gelir...Gözlerimi ona borçluyum onun gibi yeşil bakarım hayata onun kadar dik...
Dedem bir “Ürriyet ( Hürriyet )” derdi bir anlatırdı vatana olan sevgisini dolar taşardı kucağına sığınmış minik bedenim...
Anne tarafım Tokatlı, anneannem Atatürk'ü çok küçükken görmüş, dedemse yıllarca savaş ...
İkisinden de bir kere duymadım başka türlüsünü, hep vatan dediler hep hayırlı evlat olun dediler...Toprağa nankörlük edilmez dediler...
Evlilikle giren askerlik çocukken öğretilenleri, vatana olan tutkumu perçinledi...
Doğuda yaşadıklarımı yazsam ayrı bir roman olur ama içime işleyenler tükenmez...
Elimizle verdiğimiz şehitlerimizi size tek tek yazsam yüreğimdeki yangın sönmez....
Gözünüze bir kız getirin yeni evlenecek tazecik nişanlısı doğuda, yüreği avucunda, duaları dilinde...
Dileği mi beni de bir alsa yanına bir götürse bir tas çorbasını sıcacık koysam da içse...
Evlenirler adam yeni teğmen almam seni yanıma der buralar cehennem...
Kız tek çocuk, bir anası bir babası var arkasında, ama gözü kara sevdası deli...
Genç teğmenden habersiz gider anasını babasını da alıp yanına arabayla...Yolda durduranlara öğretmenim der hemşireyim der ama subay eşiyim diyemez...
Küçücük bir ev ama cennet ki cennet...Kocası göreve gider o kadındır güçlüdür evi ona emanet...
Kaç on gün kaç onbes gün geçer de , ezan sesiyle aydınlanan güne teğmenin sesiyle uyanır bin şükür çeker bilmez...
“İYİYİM KORKMA İNİYORUM”
“Bugün de bana kavuşturdun sevdiğimi bin şükür...”
Saçı sakalı birbirine girmiş her yeri yara ayak tırnakları kopmuş yağmur işlemiş içine ama unutturmamış soğutmamış yüreğini....
Bir tek gözleri sana tanıdık sıcacık. Beden yorgun, yürekte tek bir atış “VATAN SANA CANIM FEDA....”
İlk şehit haberini aldığı günü hiç ama hiiiiç unutmaz... Kocası sanır şehit olan cengaveri...
Öyle ağlar öyle ağlar ki, yüreği öyle yanar öyle yanar ki kaşlarında beyazlar çıkar teek teeek...
Kocası gelir eve sarılır sevdiğine ellerimde öldü der benim ellerimde....
Göz yaşları sel olsa ne fayda... Karşılarında televizyon, iki saniyelik geçen şehitlerinin haberinin ardından Sibel Can’ın saatlerce süren tangalı resimleri televizyonda....
“ŞOK ŞOK ŞOK!!! SİBEL CAN TANGALI DENİZDE”....
VATAN SANA CANIM FEDA...VATAN SANA GENÇLİĞİM FEDA....
VATAN! BEN BİR ERKEK EVLAT DOĞURDUM ODA BABASI GİBİ YOLDA KORKUM YOK OLMADI ...
YÜREĞİMİZ ÖNCE YARADANA TESLİM SONRA SANA...
İlk doğu görevi bitmesine iki gün kalmış saat sabahın üçü, heryer cehennem her yerde mermi sesi...
Kocası yataktan yere atmış gözbebeği karısını mermi dağıtıp geçmesin gülyüzünü...
Keleşi ( kaleşnikof ) almış eline çıkmış balkona aslan olmuş yer gök titrer... gözleri karısında gelme diyorum git saklan gelmeeee...
Kadının duası ağzında kocası ateş altında durur mu? Durur mu, tutsan yırtar da parçalar gelir...
“Bırakmam seni,
Sana gelen bana gelsin,
Bırakmam seni, sensiz yaşam haram bana,
Bırakmam seni yanarııımmmm...”
Sırtsırta, kocası itsede tekrar dönerek geçer gece ateş altında...
...VATAN SANA CANIM FEDA...